biliyorum, okumayacaksınız ama yine de yazacağım. belki okuyanlar anlar halimi, içinde bulunduğum psikolojiyi...
her zaman bazı şeylere geç kaldığımı görüyorum... mesela eğitim hayatımda, dostluk edinmede, kendimi geliştirmede...
içinde büyüdüğüm mahalle sebebiyle pek arkadaşım olmadı benim. ilkokul arkadaşları deseniz yine olmadı diyebilirim. zaten kendimizi bilmediğimiz yaşlar olduğu için pek önemsemiyorum bu kısmı. neyse, liseye gittim ve orada da pek iyi gösteremedim, ifade edemedim kendimi, bildiğimi, iyi olduğum şeyleri. ama yüzümden hiçbir zaman gülücük ve de ağzımdan beni zor duruma düşürecek 'her şeye evet, hiçbir şeye hayır diyememe' hiç eksik olmadı. işte bu sebeple hep kullanıldım. ingilizcem, edebiyatım, son iki yılda da matematiğim çok iyiydi ve herkes bana yalnızca sınav yaklaştıkça ciddi davranıyorlardı. evet, hep üzdü bu durum beni. çünkü dönüp o yıllara bakınca hiçbiryle görüşmediğim için, aralarından dost çıkmadığı için çok üzülüyorum. şimdi, üniversiteye gidiyorum ve yurtta kalıyorum. orada çok iyi arkadaşlar tanıdım ve kısa bir süre geçmesine rağmen bence her biri dostum. galiba bazılarına göre sadece arkadaşsam bile, dediğim gibi her biri benim için bir dost. ama yine de kendimi yalnız hissediyorum. onlara bakınca aslında kendilerine aşırı yakın olmadığımı görüyorum. çünkü ben olmasam onların zaten birer dostu var ama benim kimsem yok. onlar olmasa mutluluğumu, üzüntümü paylaşacak kimsem yok *. bu hiçbir zaman aklımdan çıkmıyor ve sürekli mutsuz olmama neden olanlardan bir sebep oluyor. yalnız kalmaktan çok korkuyorum. şimdi tatil olduğu halde onları aşırı özledim ve mezun olduktan sonra ne yapacağım böyle düşünemiyorum. allah bizi korktuklarımızla denermiş. allah'ın hikmetinden sual olunmaz ama inşallah çok acı bir şekilde böyle denenmem. okuyunca hiçbir şey yazmamış gibi duruyor ama aslında her bir harf benim hissettiklerimi yansıtıyor gibi... dedim ya, kendimi ifade edemedim diye, şimdi de edemiyorum...