Bütün insanlar bir tek ümmet teşkil ediyorlardı. Aralarında ihtilâflar başlayınca, Allah onlara içlerinden müjdeleyici ve uyarıcı olarak peygamberler gönderdi. Onların beraberinde, insanlar arasında hükmetmek için, kitap ve hikmeti gönderdi ki, ihtilâf ettikleri konularda aralarında hükmetsin. Halbuki, o meselelerde anlaşmazlığa düşenler, kendilerine apaçık âyetlerimiz geldikten sonra, sırf aralarındaki haset yüzünden ihtilâfa düşen Ehl-i kitaptan başkası değildi. Allah da, onların hakkında ihtilâf ettikleri gerçeği, Kendi izni ile bu iman edenlere bildirdi. Öyle ya, Allah dilediğini doğru yola eriştirir.
bir insan ateist olsun, deist olsun, mümin olsun... içinde çok ciddi ahlaki değerler barındırabilir. ancak yukarıdaki ayete baktığımızda görmemiz gereken detay şudur.
tüm insanların içlerindeki ahlaki duyguların kaynağı dinlerdir. bazıları bu kaynaklardan o ya da bu şekilde sadece ahlak kısmını kabul etmiş olabilir ve hatta allah'ı inkar edebilir. bu inkar, onları kafir yapabilir ama ahlaksız yapmayabilir.