geçmişte karaladığım özlem ve karamsarlık satırılardır. yazdığımı çoktan unutmuşken şans eseri geçti elime. şöyle devam eder;
-
ben küçükken annem bir kalemi kardeşimle bölüştürürdü.
şimdi ise oğlum benden karne hediyesi milyarlık telefon istiyor.
-
ben küçükken annemin bayram arifesinde aldığı elbiseyi, ayakkabıyı bayramda giymek için heyecanlanırdım.
şimdi ise oğlum en pahalı markaları giymeden yapamıyor.
-
ben küçükken sabahın köründen akşama kadar top peşinde koştururdum, cami çeşmesinden su içerdim, o zamanlar pek anlayamasam da hayatımın en değerli dostluklarını, kardeşliklerini kurardım.
şimdi ise çocuğumla avmde eğleniyoruz. en samimi arkadaşlıklarını internetten kuruyor. onlarla çok mutlu...
-
küçükken biz salih amcalara giderdik televizyon izlemek için, öyle her evde yoktu ki.
şimdi utanmasak tuvalete de televizyon koyacağız. çocuğum tapıyor.
-
ben küçükken, babamın fazla parası yoktu. kaldı ki benim cebimde para gezsin. olsun istemezdim de zaten. ne yapacaktım?
şimdi ise oğlum kısa yoldan köşeyi dönmenin derdinde. ona göre mutluluğun yolu "para" olmuş.
-
ben küçükken namus diye bir kavram vardı.
şimdi ise o, sadece yobazların bacak arasında aradığı gereksiz bir şey olmuş.
şimdi ise amerikan filmleriyle büyüdüğü için her sabah başka bir piçin kucağında uyanan bir kızım var.
şimdi ise oğlumun tek derdi güzel kızlarla sevişmek.
-
ben küçükken farklıydı biraz. sağım solum sobeydi sanki.
şimdi ise bir sağa bakıyorum, bir sola... umutsuzluğa düşüyorum bir an.