yıldızlı bir geceydi, ay ışığıyla süslenmiş sokaklarda tek bir nefes alış bile rahatlıkla duyuluyordu.. yeni tomurcuklanmış yediverenlerin ardındaki geniş verandalı evin balkonunda tüm sokağı aydınlatmaya yetecek kadar ışıltılar vardı..
uzaktaki gürültüler evin duvarlarında çınlıyordu, lakin içeride eski bir plakta çalan musiki o kadar doldurmuştu ki evi dışardaki gürültülerin farkında bile değillerdi.. evin hemen yanından gelincik tarlasına çıkan kücük bir patika vardı. orada mahallenin en yaramaz veledinden, en yaşlı amcasına kadar gün boyu insan eksik olmazdı hatta günün her saati.
o, camın yanındaki kanepede, elini şakaklarına koymuş hiç kımıldamamacasına gelen geçeni gözlerdi.. bir gün onunda kapısını çalacaklar ve gelincik tarlasına çıkmak için davet edecekler diye geçirirdi içinden. hiçbir zaman tek başına o patikadan yukarıya çıkma cesaretini gösterememişti.. aslında onun düşüncesi patikadan sonra geçtiği gelincik tarlasındanki sonsuz mavilikti.. büyükbabasının balıkçı teknesiyle birlikte karşı kıyıdaki hep hayallerindeki yere ulaşmaktı. büyük beyaz köpükleri seyredalıp, kayığın nasıl dalgalarla boğuştuğuna şahit olup o karşı kıyıya ulaşmak. rota bilgisi yoktu, sadece iyi bir iç sesi vardı, hiçbir zaman muhabbetini kesmediği. lakin o fazlaca karamsardı.. azıcık da korkuları vardı yenmesi gereken, hiç üstüne gitmeyip her zaman büyük bir özenle besleyip büyüttüğü korkuları.. onu yolda ilerlerken yaşayacağı kötü şeylerden koruyacak olan korkularıydı. yahut öyle düşünüyordu.. yola çıkmasa korkularıyla başbaşa kalmayacaktı ve bu konuda haksız sayılmazdı. kendisine binlerce bahane öne sürebilirdi..
kalmalıydı.. gitmemeliydi..
kalmalı mıydı? gitmeli miydi?
neden gidecekti ki? kendine tek bir sebep bile gösteremedi korkularından dolayı..
bir kılavuz gerekliydi ona.. evet, evet.. yol haritasını iyi bilen, ulaşmak istediği yere onu ulaştıracak sağlam bir rehber..
saatlerce tüm bunlarla hemdem olurken, kafasını kaldırdığında geceyle birlikte gelen sessizlik yerini gün doğumuna bırakmıştı yavaş yavaş..
etraf aydınlanırken, onunla bir aydınlanan semaya doğru duaya açılmış bir çift el...
nemli gözlerle duyuyordu geceyi ve güneşin doğmasını beklemişti şu saate dek.. tek hatırında kalan karanlık ve sessiz gece..