1936-1937 yıllarında Artvin oyun ekibi, Büyük Ata'nın isteği ile Balkan Festivaline çağrılır.
Murat Coşkun, bu geceyi şöyle anlatmaktadır: Oyunlarımız; Düz horon, Deli Horon,Sasa Artvin barı ile oynayacağımız bugünkü Atabarı idi. Oyunlar beşer dakika ile sınırlıydı. Çağrıldık; diğer oyunlar bitip sıra Artvin barına gelince, salon çınladı. Öteden beri Ata'yı gözle izliyordum.
Yerinden kalktı, piste doğru ilerledi. Ziver'le Hüseyin Gürel'in arasında oyuna girdi. Ata'yı gören diğer büyüklerde kalktılar. Oyuncular yirmibeş otuz kişi oldu. Benden pınar gibi ter akmaya başladı. Ata'nın oyununa çalgı çalmak zordu.
Gecenin en coşkun bölümü olan bu an, yirmi dakika sürdü, Ata ve yanındakiler ayrıldıktan sonra bizler Maradit Deli Horonu adı ile -Şimdiki hemşin horonu- oynadık ve gösteri bitti.
Park Otelde ekiplere verilen yemekte Ata özel beğeni ile Artvin ekibine birer kadeh rakı sundular. Bizler teşekkür ile karşılık verince, üçer tane badem verdiler. Yemedik, sakladık. Artvin'e dönüşte Valimiz, gezi izlenimlerimizi dinlemek üzere bizleri topladı. Bizde söz arasında Ata'nın bizimle oyun oynadığını anlattık. Bademlerini kendilerine sunduk.
işte bu izlenimlerin verdiği duygu ve düşünce ile barın adının Atamızın adı ile ölmezleştirilmesi ve Vali Beyin bizlere önder olmasını istedik. Uygun buldular. Anımsadığıma göre, Ata'ya çekilen tel, şu anlamda idi: Balkan festivalinde ekibimizle lütfederek oynadığınız Artvin barını 'ATABARI' olarak adınızla ölümsüzleştirmek istiyoruz, izninizi dileriz. Gelen yanıt (cevapta) ise uygun bulunduğu 'Muvafıktır' şeklinde belirtmekte idi.
oyunun adını alış biçimine bakar mısınız. okurken bile tüylerim diken diken oluyor. bunca yıllık oyuncuyum ve asla bu oyuncular kadar mutlu olacağım bir oyun çıkarmadım, çıkaramayacağım...