tayyip i alana aydin dogan bedava, satılmış medya sloganları ajansların tarafsızlığı konusunda bir fikir sahibi olmamızı hala sağlayamadıysa, ses sizin ya da bizim oralara kadar gelmediyse henüz, elektirikler kesildi bir ara ondan olabilir, alıcılarınızla oynamayın lütfen!!
"darbeye ortam hazırlayan miting" diye suçlayan aklı evveller yok mu, küçücük siyaset bilgisine, üç gram sosyoloji, beş gram tarih bilgisine dahi sahip değiller. "ne takunya ne postal" sesleri de mi gelmedi? bu insanlar darbe istemiyorlar, ancak darbe istememeleri tsk'dan nefret ettikleri anlamına da gelmiyor bazılarımız gibi, insanlar güvenli bir ülkede yaşamak istiyorlar, sosyal ve ekonomik sorunlar nedeniyle eğitimsizlik, işsizlik, yoksulluk nedenleriyle tarikatların eline düşen, bölücü örgütlerin pençesini geçirdiği gençler için oradaydılar, emperyalizmin desteklediği köktendinci ve bölücü unsurların palazlanmasını sağlayan bu ortamda ulusal bütünlüğe, atatürk ve devrimlerine, cumhurbaşkanlığına, anayasaya, askerlere saldırarak demokratlaştığını düşünen zihniyete karşı oradaydılar.
orada olan insanlar, emperyalizmin bu ülkeye dayattığı koşulları reddetmek için bağırdılar.. sadece siyasal islam tehlikesine karşı değil, sadece bölücülüğe, sadece demokrasiyi araç olarak görenlerin ülkeyi ele geçirmesine de karşı değildi orada bulunma nedenleri, insanlar medya tarafından desteklenen ekonomik bağımlılığa, ekonominin gidişatına, insanların işsiz, yoksul kalmasına ve işsiz bir babanın oğlu için üzüntüsünü dile getirmesine "senin oğlun da işsiz kalsın" diyebilen bir başbakana ve zihniyetine karşı oradaydılar ayrıca..
"borsa düşmüş, faiz fırlamış, miting yaptınız ülkenin içine ettiniz!" diyenler yok mu.. sanki daha önce sıkıntı nedir bilmezdik biz, Dert üstü murat üstü yaşıyorduk... hiç sorunumuz yoktu, iki haftada birkaç milyon insan yollara döküldü başımız ağrımaya başladı. mitinge saçma sapan, ipe sapa gelmez eleştiriler yöneltirken, ekonomiye verdiği zararları anlatıp duranlar daha önce müthiş bir ülkede yaşıyorlarmış meğer.
"OECD'ye göre Türkiye'de 15-19 yaş arası işsiz ve okumayan nüfusun toplama oranı erkeklerde yüzde 25, kızlarda yüzde 47.5 ile rekor seviyede bulunuyor."
"Türkiye'de her 40 saniyede bir suç işleniyor. Emniyet Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre, geçen yıl asayiş suçları yüzde 61, şahsa karşı işlenen suçlar yüzde 62, mala karşı işlenen suçlarsa yüzde 60 arttı."
Sosyolog ve psikologlar göç, işsizlik ve yoksulluk gibi nedenlerle gençlerin suça yöneldiğine dikkat çekiyorlar. celali isyanları, pkk'nın bu denli uygun bir ortam bulmasının nedenleri hep aynı; ekonomi! peki bu ortamda biz neye bakıyoruz, medyamız bize neyi gösteriyor diziden ve yarışmalardan başka ve sürekli; "istikrar"
istikrar, sokağa çıkan çocuğun hayatı için değil, oyun alanı, geleceği, eğitim ve sağlık giderlerinin karşılanması anlamında değil, emeklinin maaşı için değil, asgari ücret 403 ytl, Türkiye KamuSen'e göre, çalışan bir kişinin yoksulluk sınırı 1115 YTL'ye, açlık sınırı da 854 YTL'ye dayanmış, ammma bunların önemi yok, önemli olan "istikrar" kavramının anlam bulduğu nokta; ulusötesi sermayenin ve birkaç kalantorun eline geçirmiş olduğu ve küçük birikimlerini değerlendirmek isteyen halkımızın güngör uras'ın deyimi ile "keriz silkeleme" operasyonlarıyla harcandığı borsa, -sadece bunlar değil, ama aslan payı bunlara ait- son 60 yıldır hükümetlerin teslimiyetçi ekonomi politikalarıyla yerle yeksan ettiği devletin borç alarak büyük sermayeye dünyanın en büyük faizini ödediği bir ekonomik düzen, medyanın, patronlar kulübünün çok beğendiği, desteklediği, arkasında durduğu bir ekonomi programı, kar getiren ya da getirmeyen bütün kamu kuruluşlarının özelleştirmeleri, imf'nin denetimide bir gelecek, ticaret dünya bankası'na emanet, iç politika ab, dışarıda abd...
ne gerek vardı ekonomi tam tıkırında, iç ve dış politika bu kadar harika giderken.. ne yaptı bu insanlar böyle, durup dururken ayağa kalktılar ve birileri için her şeyi berbat ettiler ve haykırdılar hep bir ağızdan; "ne abd, ne ab, tam bağımsız türkiye"