şimdi eşşekle muhabbet edip götümü cam kırığıyla kestirmek istemiyorum, sosyolog edasıyla yazmak da, pek tarzım değil ama; gayet basittir yaşadığımız toplum içerisinde. kara çarşafa girmediği sürece orospu damgasını vururlar kadına.
bu kadarla da yetinmez, herkese anlatırlar, kocasına dair ajitasyon yaparlar, kadını bir nevi tecrit edip, haklarından vazgeçeceğini sanarlar. çocuğu varsa gayr-ı meşru gözüyle bakıp, nafaka alıyorsa, 'utanmadan nafaka alıyor vay kahpe vay' şeklinde artistik fakat bir o kadar da klişe pozlara bürünürler. tabii bu arada kocası bir şeyler karıştırıyorsa, mübahtır efendim. 'yarasın aslanıma' derler.
bittabi, kadına böyle bakılırken, bir sevgilisi vesaire olursa, 'çift dikişli orospu' konumuna düşer kadın tabir-i caizse, eğer yobaz bir mahallede oturuyorsa, evi bile taşlanabilir. ataerkilliğin yılmaz savunucularının nefret dolu bakışları ise her zaman üzerindedir. bu arada anaerkilliği de değil, eşitliği savunuyorum onu da belirtmeden edemeyeceğim. velhasıl kelam, erkek, ipimle kuşağım sikimle taşağım modunda gezerken, kadın evinde oturmak zorundadır, eh, görevi de budur zaten bir nevi. kadın hakime nasıl demişti zanlı 'evinde otursun çocuk doğursun'.
he yarrağım he. hayat ne güzel zaten vapurlar falan?
eh, zaten kendileri de dediler, 'kadının adı yok' harbiden de yok. erkeğin, çoğu durumda dominant olduğu ve yine de bütün yükü kadının taşıdığı bir dünya'da, bu olamaz zaten. 'vajinanın etrafındaki et parçasına kadın denir' şeklinde hastalıklı zihniyetler olduğu sürece, olamaz. 'töre' denilen bok yüzünden birbirini katleden iki ayaklı eşekler olduğu sürece, kadın cinselliğini tu kaka edenler olduğu sürece, kadının adı falan olamaz arkadaşım bu kadar basit.
ek olarak bu yazdıklarımdan dolayı bana popülizm yapıyor diyecek olanlar olursa, onlara sadece siktir git lan embesil diyeceğim.
velhasıl kelam, zaten kadının toplumsal konularda edilgen bırakılması ve pasifize edilmesi, artı olarak insanlar içinde ezilen olması, sorunumuzun büyük bir kısmını oluşturuyor söylediğim gibi, 'aptal sarışın' 'karnından sıpayı, sırtından sopayı', 'kadın, şeytandır' şeklindeki hoş olmayan ve aptallığın büyük bir gösterimi olan sözler, bu iddiamızı kuvvetlendiriyor.
hârname'deki eşeğe taş çıkartacak kadar geri zekâlı olan insanlar tarafından ardarda ve topyekün bir biçimde yaftalanmak ise, boşanmış kadının toplumda gördüğü muamelelerden sadece biridir. aslında soruna yekpare bir halde bakarsak, en büyük kaynak budur sorunu oluşturan. ama bu kadar yazsam da, değişmeyecek işte biliyorum harbiden; 'kadının adı yok.'
not: eski bir yazımdır, ''ben bunu şurda gördüm'' denecek olursa şimdiden belirtmek isterim.
