4 yıldır tek başına iktidar olan bir parti düşünün, ilk geldiği günden itibaren şeriatcılık ile suçlanmış, her fırsatta laiklik ve cumhuriyet tehlikede mesajları verilmiş halk korkutulmaya çalışılmış ve başarılıda olunmuştur.
akp 4 yıldır ezici bir çoğunlukla iktidarda ve 4 yıl sonunda cumhuriyet ve laiklik gerçekten tehlikede. bu tehlike şeriat filan değil. islamcı sıfatı vurulmuş bir hükümet işbaşında iken ülke büyük bir ahlaki çöküntü içine sürüklenmiş, doktoru, avukatı, mühendisi çocuk pornosu ticareti yapmakla, hayvanlara cinsel tacizle suçlanmakta, ensest ilişkiler sonucunda babasından, öz abisinden hamile kalan kız cocukları haberleri gazete sayfasını süslemektedir.
islamcı olan parti 1 mart tezkeresi oylamalarında hem chp hemde islamcı basın tarafından müslüman bir ülke toprağına abd müttefiki olarak girmek isteyen hükümeti eleştirmemişlermidir. ne kadar tezat değilmi islamcı hükümet, müslüman ırak'a hristiyan abd'nin müttefiki olarak asker sokacak diye din kardeşliği yaygarası kopartılıp suçlanmadı mı?
o gün meydanlara dökülüp ırak din kardeşimizdir, komşumuzdur, bokumuzdur püsürümüzdür diyenler şimdide hükümeti islamcı olmaklar suçlayanlar değilmidir.
ne oldu efendiler o islamcı dediğiniz ırak şimdi sizin topraklarınızda terör estiriyor meydan okuyor. k. ırak'tan gelecek asker cenazelerinin vebailini ödeyemessiniz diyenler doğu ve g.doğuda hergün verilen şehitlerin vebalini ödemek biryana dursun bunun sorumlusu olarak hükümeti bile gösterebiliyorlar.
cumhuriyetin ve laikliğin bekçisi olan gençler milliyetçi akımlardan etkilenip cana kıyıyorlar, k. ırakta bir kürt devleti kurulmuş türkiyenin toprak bütünlüğü tehlikeye girmiştir.
bakınız cumhuriyetin ve laikliğin yılmaz koruyucuları, bir toprağın ve bayrağın yoksa şu an korumaya çalıştığınız olgularında hiçbiri yoktur. gazeteci rüstem batum bu gün şöyle bir açıklamada bulunmuştur. " tsk ilahi okuyan 10 yaşında 10 genç kızı rejim için tehlike olarak görüyor ve bunun korkusunu taşıyorsa ben dış mihraklara karşı tsk'ya nasıl güvenebilirim" .
tsk nın açıkladığı basın duyurusunda ki tüm tesbitlere gerekli incelemeyi başlatması gereken kurum yargıdır, tsk değildir. ülkenin herhangi bir yerinde herhangi bir zamanda meydana gelen provakatif olayların sorumluluğunu devlete yükleyip rejim tehlikede mesajı vermek hangi mantığa sığar. devletin herşeyi kontrol altına alma gibi bir gücü olsa istanbul'un göbeğinde kapkaç, cinayet, hırsızlık, bölücü örgüt eylemlerini engellerler.
başbakanın eşi başörtülü, 4 yıldır bu böyle ne oldu peki, şeriat mı geldi? hayır. abdullah gül 1995 yılında bir beyanatta bulunmuş "cumhuriyetin sonu geldi" şeklinde. t.c. dışişleri bakanı böyle bir beyanatının olmadığını ve bunu haber yapanlar hakkında gerekli yasal işlemleri başlatacağını söyledi. cumhurbaşkanı adayının eşinin başıörtülü olamazmış. peki neden? dışarıya karşı ülkenin görüntüsü değişecekmiş. yahu sen ülkeleri hala sözde ermeni soykırımı ile ilgili ikna edememişken, adamlar ab kapısında resmen senle dalga geçer iken, terörü destekleyen sınır komşuna askeri müdahale dahi yapamazken sen kalkmışsın cumhuriyetin görüntüsü değişecekmiş gibi görsel temaların peşindesin.
kusura bakmayın ama demokrasi türkiye'ye 10 numara büyük gelmişdir. en cahilinden tutun en aydınına kadar her türk vatandaşı postal gölgesinde yaşamaya o kadar alışmış ki, laiklik tehlikede dendiği zaman, "laikliği tehlikeye sokan nedir, neye istinaden laiklik tehlikede, ilahi okuyan 10 kız çocuğu, başbakanın ve cumhurbaşkanın eşinin başının örtülü olması ile laiklik ve cumhuriyet tehlikeye giriyorsa şimdiye kadar boşuna yaşatmaya ve geliştirmeye çalışmışız laiklik ve cumhuriyeti" şeklinde sorgulamak yerine gözümüzü hemen orduya diker olmuşuz.