hayatı çekilmez hale getiren zorunluluklardan biri. şöyle ki:
aileyle yaşayan, şanslıysa evde odası olan genç dimağ,
ebeveynlerin kuşağından bir misafir geliceğini öğrenince huzursuzluğa kapılır ve
odasına kapanır. gencimiz içün misafir denen şeyler sevilmediğinden
başka çare yoktur. ancak anne veya baba 'olur mu öyle şey' gibisinden
ayar verir. bunun üzerine kapıda karşılama merasimine dahil olunur.
annenin misafirleri salona buyur edişinin ardından tam odaya doğru seyirirken,
babanın arkadan dürtme mahiyetinde bir hareketiyle yolundan şaşan genç
salonun yolunu tutar...
işte bu ölümcül bir hatadır zira sorulucak sorular 'okul nasıl gidiyo'dan öteye geçmez.
düşman, kendini komik sanan bir misafirse ruhu daraltan geyikler yapar ki okuldan bahsetmek, bu geyiklere maruz kalmaya tercih edilebilir.
hatta gencimiz 'o an' okulu ne kadar sevdiğini bile farkedebilir.
bu esnada gencin aklından geçenler
'en kısa zamanda okulu bitirip kendi evine çıkmak'tır.
bu hayalle biraz daha dayanır...sonunda yorgun ve bitkin sığınağına geri döner.