Dumur olunan andır. Önce bi kalırsın, "yok ya bu kadar şerefsiz olamaz" diyip inkar edersin. Sonra gidip ona sorarsın. Duymak istediğin cevap "sen ne saçmalıyorsun?"dur. Duyduğun şey ise "yaptım ama..." ile başlayan bahane cümleleridir. Ama'dan sonrasının önemsiz olduğu cümleler yani. Önce değersizlikle suçlarsın kendini, sonra aptallıkla. Biraz zaman geçer, onu suçlamaya başlarsın bu sefer. Kendinden nefret etmene sebep olduğu için ondan nefret edersin. Biraz daha zaman geçer, gülümseyerek hatırlamaya başlarsın bu olayı. Kendinle dalga geçersin hatırladıkça. Ama en yakın arkadaşların söylediğinin tam aksine, hiçbir zaman unutulmaz o olay. Kişiyi unutabilirsin belki. Hatta o an neler hissettiğini de. Ama olay unutulmaz işte. O sahneyi en ince ayrıntısına kadar hatırlarsın. Unutamadığın yetmiyormuş gibi, çok sık duyduğun "neden kimseye güvenemiyorsun?" sorusuna cevap olur bu olay. Cevap vermek yerine susmayı tercih edersin yine de. Çünkü anlatamazsın. "Boşver, zaten anlamazlar." diye düşünüp susmaya devam edersin. Geçmişini mahveden olayın, geleceğini de mahvetmesine izin verdiğini bilerek.