80'lerdi ülkeye birçok marka henüz girmediği için, bu anlamda yokluk yıllarıydı. ama insanlık ve komşuluk adına bolluk yıllarıydı. bu arkadaş almancı arkadaş ailesi ile izne geldiğinde mahallede bir hareketlilik başgösterirdi. tanışılır, bir şekilde ortama sokulurdu. dolayısıyla da mahalle maçlarına. çok havalı envai çeşit artistik ,marka malzemeleriyle karşısındakileri ezik bir maç başı sendromuna sokardı. forması, dizlikleri, kramponları, acayip fosforlu antreman giysileri, oyun stili, sert alman şutları, bitmeyen ciğer kapasitesi, enteresan şivesi, mahalleye değişik bir hava katardı 1 aylık izin süresince. ama günler günleri kovalarken artık kaynaşılırdı, yabancılık duygusu her iki taraf adına da arkadaşlığa dönüşürdü. bisikletli, bol mahalle maçlı bir ay geçer giderdi. iznin son günlerine girlidiğinde,ayrılık öncesi veda dakikaları hüzünlü olurdu. evlerinin önünde insanlar uğurlamaya toplanır, peşlerinden su dökülür ritüel yerine getirilir., alamancı çocuğu da VW'nın arka camından el sallardı "alamanyadaki" evine dönerken.