arkadaşlar dhkp-c ile uzaktan yakından bağım yok. üyeleri kimdir. faaliyet alanları nelerdir. para kaynakları nedir. pkk ile ilğileri var mıdır, yok mudur bilmiyorum. birazdan yazacaklarım tamamaen hayal ürünüdür. kendi kafamdan tasarladığım şeyler. kişi kurum ve kuruluşlarca hiç bir ilğisi yoktur. öncelikle bazı entrilerde bu örgüte terör örgütü, hain, yedigi kaba işeyen,nankör gibi deyimler gördüm. merak ettiğim nokta bu yorumları yazanlar acaba benim gibi açık sözlü olup örgüt hakkında hiç bir bilgisi olmadıgını entryilerine editleye bilirler mi? tabi ki hayır editleyemezler çünkü onlar korkarlar. kulaktan dolma bilgilerle hareket eden insanlar onlar. bir gün açıp bir kitap okuyamamış. hazır bilgi ve doğmalarla yaşayan insanlar bunlar. yazık diyorum bu gençliğe başka bir şey demiyorum. şimdi gelelim esas konuya. biri sizin elinize iğne batırsa tepkiniz ne olur. sus pus oturur musunuz yoksa tepkinizi gösterir misiniz. büyük ihtimal tepki gösterirsiniz. şimdi benim anlamadığım nokta bu ben bu yazıları dhkp-c yi ya da tc'yi meşru kılmak için yazmıyorum. sadece olaylara bodoslama dalmadan biraz mantıklı düşünmenizi istiyorum. polis işkence ile adam öldürürken polis masum oluyor. ama dhkp-c polis öldürünce katil oluyor. sizce de burada bir tezatlık yok mu? polis olmak cinayeti meşru kılar mı? annelerin karnındaki bebekler öldürülünce masum olan polis mi daha masumdur, yoksa polisi öldüren o annemi? size soruyorum biraz empati kurun. devlet tüm kurumlarıyla eğer halkı baskı altına almışsa, kimse derdini kimseye anlatamıyorsa, 74 milyon 999.900 kişi 100 kişiyi zengin etmek için çalışıyorsa veya çalışacaksa (türkiye nüfusu 75 milyon baz alınmıştır) sizce burada bir yanlışlık bir adaletsizlik yok mudur. ve bu adaletsizliğe bir çözüm bulamayıp artık kendi benliğinizi yitirip bir robot olduğunuz bu düzende son bir umutla silaha sarılmak ve hakkını aramak meşru mudur değil midir sorarım size. hakkını arayan,ezilen grev hakkı elinden alınan açlığa mahkum edilen insanın sus pus oturup sisteme boğun eğmesi ne kadar onurlu bir davranış değil mi? sizin savunduğunuz devlet kurumları yarın siz haksızlığa uğrayıp çıkıp hakkınızı aramak istediğinizde karşınıza çıkıp size biber gazı sıkacak o an kör olduğunuzu düşüneceksiniz, gözlerinizi açamayacaksınız. ve siz hala o kurumu sizin hakkınızı gasp eden sizi açlığa mahkum eden, grev ve özlük haklarınızı elinizden alan o kurumun koruyucuları tarafından her seferinde bezdireleceksiniz. akıllanmaz çok üstelerseniz dört duvar arasına sebepsiz yere alınacaksınız. hem de sebepsiz yere olacak bu durum ve kimseye derdiniz anlatamayacaksınız. insafa gelirlerse belki bırakırlar.içerde yatarken ki deformasyon yıllar boyu üzerinizden kalmayacak. şimdi size tekrar soruyorum. acaba sizin hakkınızı gasp eden devlet mi haklıdır, yoksa hakkını arayan siz mi hakılısınız, ya da sizler. oturup bir düşünüz derim. ve başkalarını yargılamadan önce bir araştırma yapın babanız, anneniz, çevreniz sevmiyor küfür ediyor diye siz de onlar gibi olmayın diğer insanlardan bir farkınız olsun. burada ne dhkp-c yi savunuyorum ne de devleti sadece biraz sizi düşünmeye sevk etmek istedim. son olarak franz kafka'dan dava kitabını okumanızı ve olayları bir daha irdelemeniz sizin için çok iyi olucaktır.