Daha sonraları, Yunan hayal gücünün bu parlak yaratılışlarının yerini soyutlama çabası aldı. Evreni açıklamak için akılsal değerlere başvuran filozoflar ortaya çıktı. Bu ilk Grek filozofları arasında Lösip ile Demokritos maddeci (materyalist) olduklarını açıkça belirttiler. Onlar dünyayı, atom adını verdikleri çok küçük madde moleküllerinin bir bileşimi sayıyorlardı. Bu atomlar birleşerek ve ayrışarak bütün eşyanın yıkılmasına ya da kurulmasına yol açarlar. Önce cisimler, ardından akıl (ya da ruh), bu pek küçük, pek ince ve hareketli atomlardan oluşur. Ölüm, bu atomların ayrışması, çözüşmesi demektir. Bütün ölümlü varlıklar gibi Tanrılar da atomlardan yapılmıştır. Onlar sert bir gerekirciliğe (determinisme) bağlanmış olan dünya ile uğraşmazlar.
Bu maddeci görüşün temeli üzerinde, Demokritos'in büyük çömezi Epiküros, i.Ö. üçüncü yüzyılda antik Grek ve Latin ülkesinde ün salan bir ahlâk sistemi kurdu. Bu ahlâkın amacı, insanoğlunun yeryüzünde mutlu yaşamasını sağlamaktı.
Epiküros, kendi ahlâkına sağlam bir temel sağladığı için, Demokrites'in fiziğini benimsedi. Ona bakılırsa ölüm ve Tanrı korkusu, doğrusu aranırsa, insanların mutluluğuna engel olmaktır. Birbirinden ayrılabilen öğrelerden oluştuğuna göre ruh da ölümlüdür. Bu bakımdan, ölüm korkulacak bir şey değildir; çünkü biz yaşadıkça ölüm yoktur, ölüm var olunca artık biz yokuz... Ölümlü olan Tanrılar, ölümsüz olan dünyanın yaradılışına hiç mi hiç katılmadılar. Aslı aranırsa, onlar, bilmedikleri evrenin işlerine pek karışmazlar; sanki hiç yokmuşlar gibi... Öyleyse, onlardan ne diye korkalım?..
Ölümün ve daha kötüsü, dinin baskısından kurtularak ve aklını işleterek insan mutlu yaşayabilir.
Ahlâk ona dünyanın nimetlerinden kana kana, ölçüyü de kaçırmadan yararlanmasını salık veriyor. Bilge kişinin mutluluğu, dinin boş tehditlerinden kendisi gibi kurtulmuş kimselerin dostluğu ile tamamlanır.
Epiküros'un ahlâkı uzun zaman Roma'da ve Yunannistan'da geniş ve seçkin insan topluluğunu çekti; filozofun çömezlerine ders verdiği bahçenin anısı Anatole Franse'ın yapıtlarında "huzurlu dinci" diye anıldı. Lucretius'un insanlığın en büyük velinimeti saydığı Epiküros'un sistemi onuruna yazdığı ünlü şiit, bugün bile onu okuyan herkesi hayran bırakmaktadır.
XIX. yüzyılın fizikçilerinden sonra, XX. yüzyılın fizikçileri de maddenin sonsuzca parçalanamaz olduğu tezini Demokrites'ten almışlardır. ingiliz bilgini Dalton atom varsayımını bilimsel bir temele oturttu. Modern bilimin kabul ettiği atomlar varsayımı cisimlerin iç yapısını en iyi biçimde açıklamaktadır.