çıkar ilşkilerinin iyilik maskesi altına saklandığı iki yüzlü topluma karşın her türlü yalan mubahtır. Sade yazdığı tüm kitaplarında tam da bu ilkeden yola çıkıyordu.
ama sade aynı zamanda sıkı bir ahlakçıdır. dünyanın her yerinde bu garip adamın bu lanetli yazarın, bu "mutlak kötülüğün yazarı" adına tezler yapılıyor. evet kültür tarihine sadizm denilen sapkınlığın da isim babası olarak geçen bu adamın ahlakçılığı, toplumun ahlakını korumak adına kitapların yasaklamöasını, yakılmasını içermiyor. Tersine dinsel, toplumsal, geleneksel normların oluşturduğu alışkanlıkların içinden tanımlanan bir ahlak anlayışının dışına çıkmanın gerçek ahlak olduğunu, ancak bu gerçek ahlakın gerçek anlamda özgürlüğe yol açacağının altını ısrarla vurguluyor..
fransız devriminin çocuğu olduğu için arkasında sıkı bir akılcı düşüncenin birikimi var ama sade sadece aklın değil ahlakın da özgürleştirilmesiden yanadır. bütün o sapkınlık diye tanımlanan denemeleri aklın oluşturduğu kurulu düzenin dışına çıkma ihtiyacına verilmiş bir yanıt, bir yöntem önerisidir. çünkü sade'a göre akıl, normali işaret eden, dayatan bu nedenle de insanı kısıtlayan bir süreç. Eğer normal diye bilinen alışkanlığın ve onu meydana getiren uzlaşmanın dışına çıkabilirsek aklın sınırlarını da öteleyebiliriz. O zaman özgürleşme başlamakla kalmayacak, insanın insan olma özelliğinden kaynaklanan bir gerçek ahlak anlayışı da ortaya çıkacak, kendini gösterecektir.
Sade ın tüm yazılarında bunu öne sürdüğü kanısındayım yoksa gidin eşinizi kamçılayın dediğini hiç sanmıyorum...