en etkileyici yazılar

entry27 galeri
    9.
  1. Ben hiç karar alamadım, karar alanların ardından baktım” diyordu Umut Sarıkaya. Onun tam tersine ben hep karar alan taraftım ya da karar almak zorunda bırakılan. Kalbimin parçalanışını izlediğimde hep bekledim, bekledim. Sıkılırlar da giderler diye. Onlar illa kovulmak istediler, ben hep rica ettim; ”Hayatımdan siktirip gidebilir misiniz acaba?”

    Yalnızım. Hiç olmadığım kadar yalnızım şu ara. Zamansızlıktan, mekansızlıktan, sevmediğimizden değil birbirimizi hep bu hayat koşturmacasından.. Dağılıyorum, dağılıyoruz. Her şeyi büyük bir metanetle karşılamak yalnızlığıma çare olmuyor ve olgunluğum yüzünden kimse beni ödüllendirmiyor.

    Seni çok özlüyorum. Her zaman değil. Ama bu saatlerde tek başımaysam, içiyorsam, fonda kalbimi dağlayan bir adam dumanlı sesiyle mırıldanıyorsa bir şeyler sen de gelip aklımın ortasına mıhlıyorsun kendini. Senden sonra değişmedim ben. Senleyken değişmişim meğersem. Şimdi yine kendime döndüm. Şimdi yine bencilim, huysuzum, bazen lanet bazen naletim. Kiminle nerede olduğumun bir önemi kalmadı, günler geçse yetiyor bana. Seni görüşümün üzerinden yaklaşık 355 gün geçmiş. Ne tuhaf şimdi gelsen daha dün ayrılmışız gibi sarılırım boynuna. Bir çırpıda anlatırım başımdan geçenleri, kalbime oturanları, midemi bulandıranları. Sonra güleriz çok güleriz. Senin konuşmana fırsat bırakmadan öperim. Ben seni çok öperim. Çok severim. Gelsen sarıveririm koynuma.

    iki balık aldım geçen gün. Birinin adını Haydar koyduk, birininkini Irmak. Birbirlerine değmeden, birbirlerine dokunmadan yaşayıp gidiyorlar el kadar akvaryumda. Onları görünce hüzünleniyorum. Ben koca dünyada nasıl çarpabilirim ki sana? Sahi sen nasıl becermiştin bunu? Hem ben kendi halimde yaşarken henüz çekmemişken dünyaya restimi.. Vardır bunun da bir hikmeti.

    Böyle zamanlarda şiir yazmak istiyorum. Kelimeler kendi kendine birleşsin istiyorum. Sonra bir bakıyorum söylenecek her şeyi o kadar güzel söylemişler ki ben olsa olsa kalkar; ”Çay sevmem de kahve içsem olur mu?” yazabilirim. Hatırlamıyorum ki, sen sever miydin çayı?

    Kapı aralığından dünyayı görecek kadar büyüdüm. Çok büyüdüm. Beni çabuk büyüttüler. Şimdi yaşlandığımı söylüyorsam, abartmıyorum, hissediyorum. Elimden sevdiklerimi alıyorlar. Oyuncaklarımı almadılar ama sevdiklerimi alıyorlar ve ben durup sadece izliyorum.

    Oysa beni bilirsin. Her zaman dik başlıydım, her zaman atarlıydım. Şimdilerde sesimi çıkarmamakla ünlüyüm. Şaşırır mısın, görsen? Muhakkak. Belki de tüm sorun bir daha beni göremeyecek olmandır. Birbirimiz için hiç yan yana fotoğrafı olmayan iki insanız.

    Çok fazla konuşmamız ama çok az anımız var seninle. Bu nasıl oluyor, bilmiyorum. Bir bankın üzerinde geçirdiğimiz yarım saat sanki duvarıma yapıştırılan bir poster olmuş. Bir langırt masasının etrafındaki görüntümüz ise -sanki- hala insanları güldürüyor. Bir de son öpüşün beni.. Sinirlenip, ”öpme. beni son olarak böyle hatırlama” deyişin. Oysa dibine kadar kullansaydın beni, bozuk para gibi harcasaydın, kalbimi koruyup kollayacağına ağzımı burnumu dağıtsaydın her şey daha kolay olurdu. Ne zor biliyor musun insanın en çok sevdiğinin insana hiç zarar vermemiş olması? Unutmak için tek bir neden bulamıyorum ki.

    Kitaplarıma iyi bak. Onlar da ciğerime iyi baksınlar.

    Öperim.

    alıntı.
    1 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük