"Parchi, 25 ila 55 yaş arasındaki 786 kadına "o günü ve sonrasını" sormuş ve çok şaşırtıcı bir sonuca varmıştı:
Kadınlar sevgililerini en çok Sevgililer Günü'nde terkediyorlar'dı.
Sevgililerin şenliği olması beklenen gün, aşıkların kâbusuna dönüşmüştü.
Neden?
Parchi'ye göre bunun temel nedeni;
hayal kırıklığı...
Yıl içinde sevgilisini fazla "alaka testi"ne sokmayan kadınlar "o gün" için büyük beklentiye giriyorlar. Medya ve reklam sektörü son yıllarda bu beklentiyi alabildiğine kamçılıyor. Mesaj hatları, hediye ilanları, örnek aşık haberleri gazeteleri, televizyonları süslüyor.
Kadın, "hiç olmazsa o gün" özel bir ilgi bekliyor ve bu da Sevgililer Günü'nü bir "sınav"a dönüştürüyor.
Sonuçta 14 Şubat'ı atlayan veya -daha kötüsü- sıradanlaştıran bir erkek, sınıfta kalmış oluyor.
"Aaaa... bugün müydü," "Hediye alacaktım, ama çok işim vardı," "Yemek de amma pahalıymış," "Bakalım gelecek Sevgililer Günü'nde birlikte olacak mıyız" türünden bir cümle, kadında bardağı taşırıyor.
Benzer bir teşhise, geçen yıl kaçırılan bir Amerikan uçağının yolcuları üzerinde yapılan bir araştırmada ulaşılmıştı. Amerikalı bir sosyolog, hava korsanlarının yakalanmasıyla sonuçlanan eylemden sonra, kaçırılan yolcuların aile hayatlarını incelemiş ve çok şaşırtıcı bir sonuca varmıştı:
Eylem sırasında uçakta bulunan eşlerin çoğu, eylemin şokunu atlattıktan sonra ayrılmışlardı.
Amerikalı sosyolog da bu ayrılıklara aynı teşhisi koyuyordu:
"Hayal kırıklığı..."
Kriz anında maskeler düşmüş, pembe gözlükler çatlamış ve kadınlar, en zor anda, beraber oldukları erkeklerin gerçek yüzüyle tanışmışlardı:
Teslimiyetçi, zayıf, ezik ve korkaktılar.
O yüzden de korsanlardan kurtuldular, ama terkedilmekten kurtulamadılar."