evrim teorisi

entry3497 galeri video28 ses2
    155.
  1. bu entry'i yazmamın ilk nedeni için öncelikle (bkz: evrim teorisine inanmayan zihniyet)
    ikinci nedene geçmeden, bu başlıkla ilişiklendirerek entry'e giriş yapmak istiyorum efendim.

    (bkz: belirsizlik ilkesi)
    (bkz: laplace's demon)

    entry'nin başındakı kavramlardan bahsedeyim biraz.

    belirsizlik ilkesinin etkisini açıklayan bir alıntı yapayım;

    "Tennant'ın "doğal teoloji" dediği yaklaşımın ne ölçüde bilimsel olduğunu belirlemek için, bu alanda benzerleri arasında en güçlü argüman olarak bilinen "kozmolojik argüman"ı ele alalım. Buna göre doğa (bilimlerde de varsayıldığı gibi) nedensel bir düzen sergilemektedir. Ne ki, bilimlerin incelediği, doğa yasalarında dile gelen düzen kendi içinde yeterli değildir. Düzenin işleyiş ve sürekliliğini tam açıklığa kavuşturmak için kendi dışında bir gücü varsayma gereği vardır. Doğa kendi içinde olup bitenleri açıklama olanağından yoksundur.

    Doğanın "düzenli işleyiş"inden Tanrı'nın varlığına giden bu argüman üç sayıltı (varsayım) içermektedir: Bildiğimiz dünyada, (1) nedensiz hiçbir olgu yoktur, (2) her olgunun nedeni kendi dışında bir olgudadır. (Başka bir deyişle, dünyada hiçbir şey uğradığı değişikliğin nedenini tam olarak kendi içinde taşımaz.), (3) nedensel bağıntı sonsuza dek geriye uzanamaz. Doğal teoloji, bu üç sayıltının birlikte, nedeni kendi içinde bir ilk yetkin nedenin varlığını zorunlu kıldığı, ancak öyle bir ilk nedenin dünyamızın yeterli bir açıklamasını verdiği savındadır.

    Etki gücünü yadsımadığımız bu argüman bir ispat değildir; ulaşılan sonuç, mantıksal geçerlikten yoksun olduktan başka, öncülleri oluşturan sayıltıların doğruluğu kesin olmaktan uzaktır, ilk iki sayıltı David Hume'den günümüze değin, sürekli tartışılmıştır; pek çok filozofun dayanaksız, dahası keyfi bulduğu bu sayıltılar, kuantum teorisinde "belirsizlik ilkesi"nin ortaya çıkmasıyla büsbütün sarsılmıştır. Üçüncü sayıltıya gelince, bu da ilk ikisinden daha sağlam değildir. Nedensiz bir ilk neden niçin zorunlu olsun? Evrende sonsuz bir güç olarak sunulan Tanrı'ya olanak varsa, nedensel bağıntının sonsuza dek geriye gidişine neden olanak görülmesin? Denebilir ki, nedensel bağıntı dizisinde her olgu bir önceki olgunun etkisine gidilerek açıklanmakta, oysa, dizi dışında bir ilk etkene gitmeksizin dizinin tümünü açıklamaya olanak yoktur. Bir kez, bilim, hiç değilse bugünkü aşamasında olgusal dayanağı son derece zayıf, üstelik açıklamalarında başvurma gereği duymadığı bir sayıltıyı irdeleme yoluna niçin gitsin? Sonra, dizinin tümünü bilinen yöntemle açıklamayı ilkede olanaksız kılan bir neden gösterilebilir mi? Diziyi oluşturan olguların her biri açıklanabiliyorsa, tümü neden açıklanamasın?"
    (Prof. Dr. Cemal YILDIRIM EVRiM KURAMI VE BAĞNAZLIK-Ocak 1998)

    yani şunu anlıyoruz ki, belirsizlik ilkesi evrim konusunda verilebilecek daha iyi bir cevaptır. bilim konusunda ortaya atılmış bir kavramı direkt olarak ilahi bir kaynaktan beslenerek cevaplamaya çalışan insanlar şunu söylüyor olabilirler; "bu teorinin ortaya atılış nedeni, islamın veya herhangi bir dinin geçerliliğini sarsmak"
    peki buna, saldırılan kavramla cevap vermeye çalışmak ne derecede mantıklıdır?
    bu kavramsal egoizmden başka bir şey değildir. belirsizlik ilkesi, evrim teorisinin varlığını daha fazla sarsacak nitelikte geniş ve güçlü bir kavramdır. artı bilimselliği vardır ve dayandığı noktaları keşfettiğiniz anda nasıl bir güce sahip olduğunu keşfedebileceğinizden eminim.

    ikinci kısım; (bkz: evrim teorisine inanmayan zihniyet)

    evrim teorisine teorik olarak inanmayan zihniyettir.
    bir de bunun, evrim teorisine pratik olarak inanmayan kismi vardir.
    bu zihniyet, pratik olarak halen evrimleşmekte olduğumuzun farkında olmak istememektedir. teorik olarak ise evrimleşme şu açıdan incelendiğinde durum oldukça vahimdir:

    "dinsel gerçeklikleri ve dogmaları kabul etmiş bir bünye, buna karşı görünecek her türlü düşünceye karşı çıkma ihtiyacı hissederek, sirf kendi kişiselliklerinin baskınlığını sağlamak amacıyla ilahi gerçeklikleri zedelemektedirler. insan zihni kendi kirliliğini bu tarz kavramların üzerine örterek ortaya bir nevi ben degeri tiryakiligi çıkartmakta ve toplumsal bir spazma yol açabilmektedir.
    evrim teorisi, islami değerlerin karşısında duruyor olabilir ve bir takım insanlar bunu savunuyor olabilir. karşı çıkıp gereksiz bir tartışmaya girilmesinin anlamı yoktur. bu dini kullanarak kişisel haklılığın kanıtlanması girişiminden başka bir şey değildir. çünkü bu noktada geriye yönelik bir "zihinsel evrimleşme"nin varlığından söz etmek mümkün olacaktır. yani bu kavramın doğruluğunu ya da yanlışlığını tartıştıkça beyin geriye, gelişmemiş özüne doğru hareket etmektedir.
    bu her ne kadar içsel bir davranış olsa da belli bir noktadan sonra bu çirkin bir hal almaktadır. bu çirkinliği ortaya çıkardikça beyninizin evrimleşme sürecine geriye doğru katkıda bulunmaktasınız, kendinizle çelişmektesiniz. sizden ricam insanlık adına ve gelecek nesiller adına bu gerici hareketi tekrarlamaktan vazgeçiniz." (maymun gibi değil, insan gibi rica ettim bak ona göre).

    laplace's demon da bu teoriye bilimsel olarak karşılık gelebilen bir kavramdır. insanın geçmişle ve gelecekle ilgili tüm fikir ve deneyimlerini ortaya koyabileceği bir ortamdır.
    evrim teorisi, varlığını kanıtlayabileceği bir somutluğa sahip olmamakla beraber, onun karşıtı olan ilahiyat zeminli teorilerin de böyle bir somutluğa sahip olmadığını söylemek mümkündür.
    zaten ilahi kavramların somutlaştırılıp deyim yerindeyse "putlaştırılması" dinsel olarak çok yanlıştır. yani kısaca çabalarınız boşunadır.
    laplace's demon bu konuda bir yokluğu ve tüm varlığı kapsayacak büyüklükte bir kavramdır. bu kavramın "bir yokluğu ve tüm varlığı kapsayacak büyüklükte" olması, insanın düşünce sınırının sonsuza kadar büyümesine imkan verebilmektedir. teorik olarak tutarsızlık gösteren bir konuya karşılık bu sınırsızlık gayet yeterlidir.
    bu noktada, bilim "rastlantıyı ve bilinemezliği" kabul etmese de evrim teorisi "rastlantı ve bilinmezlik" kapsamına alınabilmekte, daha başlamadan bitebilmektedir.

    evrim teorisine inanmayan insanların böyle bir hataya düşmelerinin nedeni de, sadece zaten değiştirilemez olan kaynakları kullanmaya çalışmalarıdır. din, bu kategoride ele alındığında ne kadar geniş bir çerçeveye sahip olursa olsun insan tarafından kişiselliştirilerek özünün bozulmasına olanak vermemelidir.
    yani bu pirince giderken evdeki bulgurdan olmaktan başka bir şey değildir.

    pirincimizi ve bulgurumuzu rahat bırakmanızı istiyoruz, onları doğal hallerine bırakın. ne onları evrimleştirerek özlerini bozmanızı, ne de bilinmezliklerinden kaynaklanan kutsallıklarına elinizi sürmenizi istemiyoruz.

    unutkan yazarın eklemesi:
    (bkz: bilimsel determinizm)
    6 ...