sonsuzluk gibi kapkara olan parlak saçlarını koklamaya, onlara dokunmaya, böyle sanki bebekmiş gibi okşamaya, parmakları daldırıp tarar gibi yapmaya, biraz çekip, biraz ip gibi düğüm atmaya çalışıp, biraz da bukle bukle alıp, kıvırıp onu gözlerinin önüne düşürmeye doyum olmayan varlık.
hep de güzel oluyor bunun her yeri. öpe öpe bitirilemiyor.
köftesi var bir de. bir de mantar sote var. tavuklu pilav var. salata var, magnum var, max var, refiye var, aptal modemler ve llorando ve hepsinden önemlisi onu sevmek var.
dolapta kısır kalmış,
limon sıkıp yiyeyim dedim.
geç olmuş,
vazgeçtim.