olaya şöyle yaklaşmak çok kolay. e kardeşim atsaydın sen de o kadar pozisyondan birini hakeme bırakmasaydın denilebilir. ancak sonuçtan tamamen bağımsız olarak eleştirmek lazım hakemi, kazandık ya da kaybettik diye değil. fenerbahçe yönetimini ve başkanını bir fenerbahçeli olarak ben de antipatik buluyorum ve sürekli tezgahlardan bahsetmelerini de doğru bulmuyor(d)um. hatalı ofsaytlara, verilmesi muhtemel bir penaltıya falan bir şey demiyorum ama baki mercimek bugün bir rugby oyuncusu olsa bile atılması gerekirken 120 dakika bir futbol maçında sahada kalması hakemlik müessesi adına utanılacak bir olay. hakemin,yardımcı hakemin kart göster diye uyarmasına rağmen mehmet sedef'i ikinci sarıdan atmaması ve aynı hakemin daha üç dört hafta önce yardımcı uyardı diye fenerbahçe aleyhine rize'de cart diye penaltı çalması da tamamen tesadüf herhalde. fenerbahçe 25 sene değil 125 sene türkiye kupasını almasa da büyüklüğünden bir şey kaybetmez. selçuk dereli bugün turu beşiktaş'a getirmek ve sahayı kapattırmak için oradaydı ve görevini de başarıyla tamamladı.kupayı federasyon başkanına götürmek için alacak bir takıma elinden geldiğince yardımcı oldu. kupayı uzun süre almamak mı bir küçüklük nişanesi kupayı karanlık yollardan almak mı? beşiktaş kolej takımlı, ilkeli, erdemli bir kulüp değil artık. futbol şubesini 3 milyon dolara bir yöneticiye peşkes çeken teşvik primi vermek niye yasaklansın ki diyen adamları basın sözcüsü yapan, hakkında onca suçlama olan bir federasyon başkanıyla yarenlik yapıp yardım dileyen bir kulüp. 80 lerin sonunda beşiktaşa her şeyiyle imrenip bazen fenere kızdığım anlarda keşke beşiktaşlı olsaymışım diyen biri olarak bugün takımıma o kadar gol kaçar mı diye kahretsem de "iyi ki beşiktaşlı değilim" dedirttiği için minnettarım.