yüzyılın başında kaleme aldığı Düşlerin Yorumu'yla bilinçdışının yükünün, şakalar ve edim hatalarıyla olduğu kadar rüyalar yoluyla da dışa vurulduğunu, gizemlerle dolu bu alt metnin hermenötik bir okuma gerektirdiğini
-kısacası, öznenin ve bilincin kendi evinde efendi olmadığını- göstermişti. Son dönem çalışmalarında özellikle kültür ve siyasetin iç dinamiklerine odaklanan Freud, 1930 yılında kaleme aldığı ve Türkçe'ye Uygarlığın Huzursuzluğu olarak çevrilen Das Unbehagen in der Kultur' da ise öznenin saldırgan dürtülerinin uygarlık ve kültür tarafından ve onlar adına bastırılışının yol açtığı çatışmaları ele almıştı. (kaynak: cogito/49.sayı)