bu zorlu sınavda önümüzdeki 60 yıl daha sınıfta kalacakmışız gibime geliyor. hababam sınıfıyız mübarek. hep şen şakrak, hep bi gerçeklere sırt dönme hali falan filan.
bu konuda "yea hiç önemli değil" deyip geçmek samimi değildir. aksine önemlidir! ama nasıl bir önemi olduğuna değineceğim. "çok önemlidir, bakire olmayan kaltaktır, buna önem vermeyen gavattır" diyense baştan ayağa aptal zaten. o tür insanların üremeye imkan bulamadan, kafalarına uçak düşerek ölmeleri en büyük temennim.
neden önemlidir: öncelikle bekaret denen şeyin kronolojisine baktığımızda; biyolojik bir yapının, tarih boyunca toplumsal yapılanmaya ne denli etki ettiğini göreceğiz. bekaret, tüm semavi dinlerin konusu olmayı başarmış, ve korunmasının öneminin altı çizilmiştir. toplumsal düzeni sağlama misyonu olan bu ilkel anayasalar, kadınları ta o günlerden bu yana "sahip olunan", erkekleri ise "sahip olan" olarak belirlenmesini sağladığı gibi, yüzlerce yıldır garantörlüğünü de yapmışlardır.
dinlerin, açığa çıktığı toplumların mevcut değer yargılarından, günümüzdeki değer yargılarının ise dinlerden beslendiği bir gerçek. hala günümüzde kadının bakire/bakire olmayan olarak tartışma konusu olabilmesi de din temelli ahlak yasalarının sayesinde. aslında konuyu dine indirgemek gibi bir niyetim yok ama bu tür tartışmalarda pek üzerinde durulmayan gizli kahraman din'e inceden değinmeyi de önemli görüyorum. çünkü günümüzde din denen bir şey olmasaydı, ahlak yasaları daha modernize olacak, o toplumda yetişen kişi, canlının en doğal güdüsünden var olan cinselliğe insanlar arası samimiyeti sarsacak kadar bir öneme taşımayacaktı.
samimiyeti sarsmaktan bahsettim evet. çünkü günümüzde her ne kadar bekarete önem vermiyorum diyen kadın veya erkek varsa da (bekarete önem veriyorumcuları artık konudan siktir ettim farkındaysanız, zaten onlar için bu kadar cümle fazla bile) kendileriyle bir çelişki yaşamaktalar. daha anlaşılır örnekler verelim:
bir kadın "bekaretimi buna değdiğini düşündüğüm bir adama verdim" cümlesini kurabiliyorsa, o insan bekarete bir değer yüklediğini açıkça ifade etmiş oluyor. çünkü bekaretini özel hissediyor ve bunun alelade olması kendisini rahatsız ediyor. aynı şekilde, daha öncesinde bir başkasıyla cinsel birliktelik yaşamış bir kadının sonrasında aşık olduğu adama "keşke ilk seninle olsaydı" türünde şeyler söylemesi de aynı kapıya çıkar. tabii ki bu insanları yererken de ataerkil hegemonyanın ahlak sisteminde sıkıştırılmış bir kadın olduğunu unutmamamız lazım. bu durum ona biraz da olsa daha makul eleştiri getirmemizi zorunlu kılıyor. ama bariz çelişkideler ve sayıları epeyce fazla.
toparlamamız gerekirse, cinselliğin ve bekaretin, canlının doğasında default olarak yer aldığını, diğer fizyolojik ihtiyaçlar kadar giderilmesinin doğal olduğu noktasına ulaşana kadar, insanlık bunu tartışma konusu yapacaktır. çok imtihanlarda çok babayiğitler telef olacak, çok cahil gerzeğin ağzından "gavat, cibiliyetsiz" ve hatta plase olarak "meriç" nidaları yükselecektir.