bahsi geçen türkçeyi düzgün kullanmak sünnettir beyanı belli ki bazı çevrelerden tepki almış. ama bu sefer gelen tepki, kendi cemaatinden de olunca, fethullah' ın kurumsal şirketi olan zaman gazetesi bir açıklama yapma gereği duymuş.
--spoiler--
tahmin ettiğiniz gibi bu sözü söyleyen hocaefendi. bir dakika durun, son okuduğunuz cümleyi bir daha okuyun ve üzerinde düşünün. ne demek ve nereye varmak istediğimi çıkartamadıysanız yardımcı olayım, sözü söyleyen kim? hocaefendi. iyi de 'hocaefendi' ne demek? isim değil, aksine bir sıfat. öyle ki ilgili kişinin ilmini takdir için kullanılan ve asıl isminin önüne veya sonuna konulan bir sıfat. hatta bu sıfat zamanla o şahısla bütünleşebilir. o zaman sıfat isminin önüne geçer ve mutlak zikir kemaline masruftur çizgisinde hocaefendi dendiği zaman o şahıs anlaşılır. işte hocaefendi yani yukarıda soruya vesile teşkil eden tespitin sahibi böyle bir hocaefendi; adı da fethullah gülen.
--spoiler--
allahım, sana geliyorum yarabbim.
--spoiler--
bu izahtan sonra soru sorma sırası bana geldi, sıfatı isminin önüne geçmiş, hocaefendi dendiği zaman fethullah gülen anlaşılan bu zatın, türkçenin ehemmiyetini dile getirirken nasıl bir dil kullanmasını bekliyorsunuz? alanı dinî ilimler olan bu zatın seküler bir dil kullanmasını beklememeli.
--spoiler--
şimdi bu izahtan sonra benim anladığım şeyi söyleyeyim size. bir şeyin sünnet olup olmadığını söyleyebilmek için, peygamber olmanıza falan gerek yok. yani alanı dini ilimler olan ve çevresinde bol kul barındıran herkes sizin için sünnetler belirleyebilir.
cübbeli ahmet hoca da aynı şeyi yapabilir, ya da adnan oktar. çevrenizde geniş bir kitle var ise bunu sizde yapabilirsiniz.
tabi allah' tan korkuyormuş gibi yapıp korkmuyorsanız.