düşüş camus'nun bütün yapıtları içinde üstünde en çok çalışılmış, en sancılı kitabıdır.
1956 mayıs'ında düşüş çıkar. ''güçsüzlüğün bu muymuş!'' diye şaka yapar robert gallimard*. kitabın başarısı veba'nınkine yetişir. anlatının biçimi, jean-baptiste clamence'ın karşısındaki varsayımsal bir kimseye seslendiği bir tür monolog (vox clamans in deserto), camus'yü şaşırtan övgülere yol açar: ''biçimi konuya uyarladım, hepsi bu.'' dostoyevski'nin yeraltından notlar'ı modern romancıların tekniklerinden daha çok esin vermiştir camus'ye. okur, clamence figürünün şifresini çözmeye girişir. soylu davaların avukatı clamence amsterdam'a çekilmiştir ve artık tövbekar yargıç mesleğini sürdürerek şehre yolu düşen gezginleri çağırıp, düşkün hale gelişinin evrelerini anlatır. itiraflarının merkezinde şu yer alır: gidip sein nehrinden çıkarma cesaretini gösteremediği (çünkü hava çok karanlıktı, çok soğuktu) genç bir kadının intiharı.
korkaklığı, kendine ilişkin oluşturduğu gurur okşayıcı imgeyi unufak etmiştir. güzergahın sonunda clamence kendi aynasını, konuştuğu kimseye uzatır ki karşısındaki aynada kendini tanısın. tövbekar yargıçlar, kişisel umutsuzluktan hemcinslerini umutsuzluğa düşürmeye girişmiş varoluşçulardır; insanlardan kendilerine duydukları saygıyı almak onları köleliğe hazırlamanın bir yoludur.
ama iyi konuşan, kadınları tavlamaya, tiyatroya ve futbola meraklı olan bu kişinin içinde camus kendi imgesini de sunar, katı bir içebakışın da saldırıların zehrinin de paramparça ettiği o imgeyi. mütevazı insanların bu sözde savunucusunun kurtaramadığı genç kadının adı francine* olabilirdi. anlatının yorumlarında bir sarmaldaki gibi yolunu kaybeder insan. tumturaklı, belagatlı, simgelerle yüklü yazısı (yabancı ya da veba'dakinin tersi) için eleştirmenler ironik diyecektir. camus'nun kendi üslubuna karşı ironisi mi, romancının kahramanı aleyhine ironisi mi yoksa clamence'ın kendi aleyhine ironisi mi? anlatıdaki ikinci kişinin ''gerçekliği'' yaratır sorunu: clamance, romancı tarafından replikleri es geçilen bir kişiye mi seslenmektedir yoksa yalnızlığını gidermek için hayalinde birini mi yaratmıştır? ikinci varsayım anlatıyı trajik bir monologa çevirir. ''içerik'' ''biçim''in özgün kabul edilemeyeceği kadar kafa karıştırıcıdır kuşkusuz. camus'nun kendisi yapıtının mimarisinde üç ''kat'' görür. düşüş onun projesinde, başkaldırı katı ile aşk katı arasında sıkışıp kalmış görünür. her tür kırgınlıktan arınmış yeni bir çevrime başlamadan önce, bu gıcırdayan anlatıyla, kendindeki kötü yanı başından savmıştır adeta. söz konusu yeni çevrimin en önemli parçası ilk adam olacaktır. https://galeri.uludagsozluk.com/r/276088/+
düşüş'ün sonunda clamence, doğrulanamayan suçlarla kendini suçladıktan sonra, en sonunda tutuklanacağı umuduyla, odasındaki dolapta h. ve j. van eyck'ın mistik kuzuya tapınma adlı tablosundan dürüst yargıçlar(üstte) adlı panonun orjinalini sakladığını açıklar.***
açıklamaya derinlik katacak biyografik detay:francine faure camus; albert camus'nun ikinci eşidir. 1940 yılında evlenmişlerdir. ikiz çocuklarının yani kızının ve oğlunun annesidir. camus ile aralarında evlilik müessesi üstüne tartışmalar geçmiş, camus francine'e kendisini kız kardeşi gibi sevdiğini söylemiş; depresif ve bir tartışmada camus'nun suratına kadeh fırlatacak öfke nöbetleri geçiren francine, en çok camus'nun evlilik dışı gönül ilişkilerinden olumsuz etkilenmiştir. aralarının iyi olmamasına rağmen camus francine'in 10 aralık 1957'deki nobel ödülü törenine gelmesi için ısrar eder. açıklaması da şöyledir:''francine sıkıntıda vardı, şan şerefte de olması normal.''