kürtçe türküler ve asilimilasyon üzerine

entry4 galeri
    2.
  1. Sanat ürünlerine ipotek koyma politikası, yasaklarla birlikte daha da kolay bir hale gelir. Çünkü bir ürün yazılı olmayınca sözlü alanda çok daha hızlı değiştirilebiliyordu. Yazılı bir belge olmayınca orijinaline uygun olup olmadığına da kimse itiraz etmiyordu. Bu konuda en çarpıcı örnekler Kürt halk danslarının isimlerinin, bu danslarda kullanılan giysiler ve türküler de dahil olmak üzere Türkçeleştirilmesine ilişkindir. Elbette iki kültürün ortak ürünü olan danslar da var ama bunlar asıl yoğunluğu oluşturmuyor. Bugün müzik yapımcılarının turistlere satılmak üzere hazırladığı albümlerde yer alan, ya da dünyanın pek çok yerinde yapılan halk dansları festivallerinde, üniversitelerin Türk Dansları ismiyle oynadığı Ağır Govent (Kars), Çepik (Kars, Bingöl, Diyarbakır, Antep), Delilo (Hınıs, Dersim, Elazığ), Tamzara (Elazığ, Erzurum, Erzincan, Sivas), Deriko (Antep), Lorke (Urfa, Diyarbakır) gibi 100ün üzerinde Kürt dansını sayabiliyoruz.

    Türkçeye adapte edilmeye çalışılan sanat dallarının en önemli halkasını ise, sözlü halk edebiyatı ve halk türküleri oluşturuyor. 1930larda başlayan ve Türkiyenin dört bir yanında köy köy yapılan derlemelerden oluşan Türk halk müziği arşivinin ciddi bir bölümünü Türkçe olmayan halk türküleri oluşturuyordu. Hal böyle olunca derleme çalışmaları sırasında çeşitli zorluklar ortaya çıkıyordu. Kürtçe kaydedilmesi gereken türküler, genelde içeriklerinden çok uzak bir şekilde zorlama ve doldurma bir çeviriyle Türkçe kaydediliyordu. Burada iki ayrı dil söz konusu olduğu için müziğe kısa ya da uzun gelen kelimeler türküleri abesleştirebiliyor, bu tür durumlarda da boşlukları kapatma adına türkünün içinde Kürtçe nidalara yer veriliyordu. Kısa bir süre sonra 70lerde Fecri Ebcioğlu benzer bir çalışmayı Fransızca şarkılara Türkçe sözler yazarak yapacaktı. Fecri Ebcioğlunun neden Ajda Pekkana bu şarkıları söylettiğini anlamak zor değil ama aynı uygulamanın resmi bir politika olarak Kürt müziğine yapılmış olması, asimilasyonun ne olduğunun anlaşılması açısından vahim bir örnektir.

    Bir örnek: Beyaz Gül Kırmızı Gül Güller Arasından Gelir isimli türkü Yılın Türk Halk Müziği Parçası bile seçilmiştir! Derleyicisi Mehmet Özbeke ödül kazandıran bu türkünün orijinali Rabe Cotyar De Hilo Rabedir. Kürtçedir. Iraklı Kürt ozan Tahsin Taha tarafından derlenmiştir. Bu türkü aynı ozanın sesinden 1970lerin başından bu yana Bağdat radyosunda seslendirilmektedir. Mehmet Özbek biraz da pişkince bu durumu şu şekilde açıklıyor: Birarada yaşayan kültürlerin birbirlerinden etkilenmesi doğaldır. TRT nedense hep bu noktalarda birarada yaşayan kültürlerin etkileşmesinden dem vuruyor. Bugün sayısı binlerle açıklanan resmi TRT arşivinde bir tek Kürtçe, Arapça, Gürcüce ya da Çerkesçe türkü yoktur. Nedense bu kültürlerin hepsi birden, birbirlerinden değil de tek taraflı olarak Türk kültüründen etkilenmiş, dillerinden vazgeçip kendilerini en iyi ifade etmenin yolunu da Türkçe ürünler vermekte bulmuştur. Garip değil mi? Türkücü Bedri Ayseli, eline bir teyp alıp gittiği Diyarbakırda duyduğu türküleri kayda almasını şu şekilde anlatıyor: Bunlar çoğunlukla Kürtçe oluyor. Ben parçayı Türkçe sözlerle yeniden derliyor, okuyorum. Diğer arkadaşlarımın çalışmaları da pek farklı değil. Derlemeci Celal Yarıcı ise kendisini şöyle savunuyor: Okuduğumuz türkülerin hepsi Kürtçeden alınmıştır. Bizim Doğunun halkı Kürtçe parçaları seviyor ama anlayamıyor, biz de türkülere Türkçe sözler yazıp onları tatmin ediyoruz. Kürt türküleri Türkçeleştirilirken sözler genellikle değiştiriliyor. Çok az örnek, çevirinin hemen hemen aynı olduğu yönündedir. Gule, Rabe Subaye isimli Kürtçe türkü aslına sadık kalınarak Gule Uyan Sabahtır ismiyle söylenmiştir. Asimilasyon o kadar çok yerleşmiş ki, bu türkünün aslına sadık sözlerle söylenmiş olması bile bizde bir olumluluk etkisi yaratıyor. Bu da garip değil mi?

    Daha neler yok ki? isterseniz en bilinenlerden birkaç örnek sıralayalım:

    Yek Momik (Anonim) - Bir Mumdur (Bedri Ayseli - izzet Altınmeşe)
    Le Dotmam (Muhammet Şexo) - Ben Yetim (ibrahim Tatlıses)
    Ez Kewokım Le Le (Hasan Cizravi) - Hele Yar Zalim Yar (Selahattin Alpay - izzet Altınmeşe)
    Ber Çem Ber Çem Diçume (Anonim) - Esmerim Biçim Biçim (izzet Altınmeşe)
    Sineme (Anonim) - Zap Suyu (Celal Yarıcı)
    Hat Kervane Mardine (Fahri Bamırne) - Mektebin Bacaları (Muazzez Türüng)

    Asimilasyon politikası; ulusal nitelikteki ayaklanmaların bastırılması sırasında Kürtleri Kürtlere karşı kullandığı gibi sanatta, özellikle müzikte de aynı yöntemi uygulamıştır. Kürt halk türkülerini Türkçeleştirme gönüllüleri, ne yazık ki yine Kürtlerdir. Hamidiye Alaylarının benzer oluşumları hayatın her alanında asimilasyona hizmet ediyor.

    TRTnin ve daha sonra ortaya çıkan pek çok radyo ve televizyon kuruluşunun, Türkçe dışındaki kültürlere yaklaşımı da yasaklama temelinde olmuştur hep. Bir Türk popçu ispanyolca ya da italyanca bir şarkı söylediğinde yayınlanma şansı bulabilirken, Anadolu kültürleri yok sayılmıştır.

    Bütün bunlarla birlikte hükümetler bu asimilasyon politikasını hayata geçirirken ikiyüzlü söylemlerden kendilerini alamıyor. Kültür ve Turizm eski bakanı Tınaz Titiz, Şu bir gerçektir ki, demokrasilerde halkın dinleyeceği müziği devlet belirlemez dese de Kürtçe müziğe karşı duruşunu değiştirmekten imtina ediyor. Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz.

    Bugün başbakan aynı ikiyüzlülük içerisinde yarım ağızla bir taraftan geçmişteki hatalardan bahsederkentek devlet, tek bayrak, tek millet söylemiyle 80 yıllık asimilasyon politikalarına yaslanmaktan da geri durmuyor. 1920lerin ünlü Şark Islahat Planı çerçevesinde yayınlanan gizli bir genelgede geçen şu satırlar konuyu açıklamamıza yardımcı olacaktır:

    Türklüğe ve Türkçeye pay ve paye vermek, som Türklüğün ve özellikle Türkçe konuşmanın yalnız şerefli olduğunu değil, maddeten karlı olduğunu da kendilerine doğrudan göstermek.
    Kıyafetin, şarkıların, oyunların, düğün ve toplum gelenek ve göreneklerinin de milliyet duygularını daima uyanık tutan ve toplumları geçmişlerine bağlayan bağlar olduğu unutulmamalı. Bu nedenle lehçeyle birlikte bu gibi aykırı gelenekleri de fena ve zararlı görmek ve özellikle kötü göstermek, (...) özetle dillerini, adetlerini Türk yapmak, önemli bir görevdir.

    Bu genelgenin yayınlanmasının üzerinden yaklaşık 80 yıl geçti. Bugün hükümetin sözcülerinin tek bayrak, tek millet açıklamalarından bir farkını görebiliyor musunuz?

    Başta söylenenleri bir kez daha tekrarlamakta fayda var: Halklar kardeştir Aralarında kültür alışverişinde bulunurlar. Bunu önyargısız yaparlar. Birbirlerinden beğendikleri değerleri alır, kendi yapısında özümler, yaşatırlar. Böylece kültürleri zenginleşir, yaşam daha bir güzelleşir, geleceğe daha bir hazırlıklı olurlar Halklar arasındaki bu doğal alış-veriş ancak iki halkın da özgür ve bağımsız olmalarıyla olasıdır iki halk, kardeş türkülerini özgür ve bağımsız olarak bir gün mutlaka söyleyecek.

    Kaynakça:

    - Govend, Ömer Polat.
    - Hatıralar, ismet inönü, Ankara, 1987
    - Kürt Halk Türküleri, Mehmet Bayrak, 1991
    - Çifte Standardın Adı Kürdübesk
    Özü Kürt Sözü Türk, Mehmet Korkmaz
    - Oyun ve Bügü, Metin And, 1974
    7 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük