hissiyatların en büyüğüdür. çok güzel yazılar yazıldığını görüyorum burada. yaratıcılık tavanda, tespitler yerinde, taş gediğe konulmuş bir vaziyette. tek anlamadığım konu niye bu kadar az kişi tarafından takip edildiğiydi bu sözlüğün. cevabını buldum. tabii ki. tabii ki insanlar anlayamıyor bu sözlüğü. bu sözlüğün insanlarını. özlemlerini, dileklerini, körpecik dimağlarını. çözemiyorlar dertlerini, tasalarını. ve klişe olacak ama anlayan da yanlış anlıyor zati. o nedenle her sabah açıyorum uludağı. ve ferahlıyorum buradaki mental kardeşlerimi gördüğümde. heh diyorum. işte diyorum. benim gibileri de varmış diyorum. ne mutlu uludağlıyım diyene diyorum.
ama. işte her şeyin bir aması var maalesef. ama geçen gün tavlamaya çalıştığım kızla sözlük muhabbetine girince sakladım. uludağlı olduğumu. gizledim buradaki kimliğimi. sanki uludağ hiç yokmuş gibi davrandım. çünkü sadece bedensel zevkten ve etlerin çarpışmasından öte, tinsel bir uyum yakalayabileceğimi görmüştüm o kızda. bir parıltı bulmuştum kendisinde. hatta ve hatta kendimi görmüştüm nezdinde. o nedenle sakladım uludağı. şimdi ise ikili bir hayat yaşıyorum. burada sizlerle kanka muhabbeti, akşamları kızla düzeyli bir ilişki. tanrım neydi günahım. bu dilemma ağır geliyor ruhuma. ağır.