albert camus nun 'kayıtsızlık' ve 'saçma' kavramlarını birbirinden ustaca ayırdığı enfes bir eser. mümkünse yazgı yı izlemeden evvel yabancı okunmalı (zira daha iyi anlaşılacaktır.). her ne kadar zeki demirkubuz daha sert yorumlamış olsa da kitapta filmden çok ama çok daha fazlası mevcut.
bunların yanı sıra yaşam ve ölüme dair; filmde bulunmayanları da işleyen camus, öleceğini bilerek yaşamanın oluşturduğu anlamsız durumu, biraz da umutla pekiştirmiş diyebilirim.
topluma olan bir borçtan söz ediliyordu. onlara göre bunu ödemek gerekti. ama bu insana bir şey düşündürmüyor. asıl önemli olan şey, bir kaçma olanağı, amansız törenin dışına sıçrayış, alabildiğine umut olanakları veren çılgınca bir koşuştu. tabi umut bir yolun dönemecinde, var hızla koşarken birden yetişen kurşunla serilivermekti. ama işin aslına bakılırsa, her şey bana bu türlü bir lüksü yasak ediyordu. makina beni kıskıvrak içine alıyordu.