inanmıyorsan amuda kalk da öyle bak şu sahaya
Öfkeni sabah taşıyor,
içindeki sevgiyi 45 dakikada bırakıveriyor otobüsler olmadık bir sokağa
Seninle sinemaya gelmeyen,
Az ileride tanımadığı bir adamın kullandığı taksiye biniyor.
Kuş gibi çırpınman da niye,
Biri okkalı bir tokat atar,
Kavga çıkar, dağılır yazıların etrafa.
Değişir anlık acıların.
15 metre dipte bir vurgun yemişsin say.
Farzet tek bir yaprak kımıldamamışken ağaçlarda,
bir rüzgâr bacaklarını kırmış geçmiş.
Gülmüşsün öylesine
Sonra
Uyuya kalmışsın kızıl saçlı bir kadının omuzlarında,
Olmamış bunlar.
Şehrin sürekli yenilenen kaldırımlarında büyütmüşsün göz bebeklerini.
Vazgeçmenin adı kazanmak oluyor bazen.
Ama sen,
Hep bildiğin yerlerden geçeceksin ısrarla.
Bu kez,
Trenle hiç görmediğin bir şehre git,
Ve kendini ağaçların çok olduğu bir yerde camdan dışarı fırlat