ingeborg bachmann

entry27 galeri
    16.
  1. ALACAKARANLıKTA

    Yine ikimiz, koyuyoruz ellerimizi ateşe,
    sen nice zamandır yıllanmış gecenin şarabı aşkına,
    ben ise sabahın hiç sıkılmamış pınarı uğruna.
    Körük, güvendiğimiz ustasını beklemekte.

    Keder yaydığında sıcaklığını, geliyor cam ustası.
    Gidişi ortalık ışımadan, gelişi çağırmadın sen, hem de
    yaşlı, aklaşmış kaşlarımızın alacakaranlığı kadar.

    Yine kurşun dökmekte göz yaşlarının kazanında,
    sana bir kadeh için - kutlamaktır önemli olan yitirilmişi-
    bana da isli cam kırıklarım için - ateşe saçılmakta.
    Ve sana kadeh kaldırıyorum, gölgeleri çınlatarak.

    Anlaşılır şimdi kimin çekindiği,
    ve kimin sözünü unuttuğu. Sense
    ne bilirsin, ne de istersin tanımayı,
    kenardan içersin, serindir diye
    ve ayık kalırsın, tıpkı eskisi gibi,
    üstelik belli ki, kaşların hala çıkmakta!

    Bana gelince, bilincindeyim yaşadığım
    aşk ânının, cam kırıklarım saçılıp ateşe,
    yine o eski kurşuna dönüşürken. Duran
    benim merminin ardında, hayal gibi,
    yalnızca tek gözü açık, hedefinden emin,
    ve sıkıyorum onu, sabahın ortasına.





    (Çeviren: Ahmet CEMAL)
    0 ...