osmanoğullarının gerçek anlamda, saray görmüş son aile ve hanedan reisidir.
ayrıca, iktidar hırsından ailesinin musul ve kerkük petrolleri üzerindeki hakkından gerekli payı alamamasına neden olmuştur.
sürgündeki osmanlılar, bu petroller için bir dava açıp pay almak istemişlerdir. fakat uluslararası hukuk, bu dava için bütün aile fertlerinin yetki ve imzalarının tek bir kişide toplanıp davayı onun açmasını gerektirmektedir. bu da zaten bir hukuk oyunudur ki taraflar anlaşamasın, dava da açılamasın.
abdülmecit efendi hariç diğer aile üyeleri, sabık sultan mehmet vahidettin'e bu serayeti verirken, o vahidettin'i aile reisi olarak tanımamış ve imza da vermemiştir. bu davanın açılıp, petrollerden pay alınması ancak sultan vahidettin'in ölümünden sonra olmuştur.
ayrıca abdülmecit efendi, sultan vahidettin gibi sefalet içinde değil, normalin üstünde sayılabilecek bir refah ve zenginlikte ölmüştür. bunda kızını hint prensi ile evlendirmesinin payı oldukça büyüktür.
öldükten sonra şam'a yani sultan vahidettin'in yanına gömülmemesi için vasiyet etmiştir. medine'ye gömülmüştür. fakat vehhabi mezhebine göre, mezarların yerinin belli olmaması gerekir. bu yüzden şu an bir taşı bile yoktur. ancak katibi salih nihavent nigar, defin sırasında mezarın krokisini çizmiştir. mezarın yeri kayıp değildir.