sayın başbakan'ın yıllardan beri dile getirdigi, ve şahitliğini yaptıgı nikahlarda gelin ve damada yüksek perdeden tavsiyede bulundugu üç çocuk meselesi ciddi önem tasımaktadır. eminim ki basbakan istatiski verilere dayanarak türkiye'nin yaklasık 20 yıl içerisinde yaslı ve hantal bir nüfusa sahip olacagını biliyor. bunun içindir ki yıllardan beri üç cocuk, üç çocuk diye feryad ediyor. son kürtaj tartısmasını açmasının sebebini de bu bağlamda değerlendiriyorum. üç çocuk meselesinde olayın ekonomik boyutu önemli tabii ki. en önemli itiraz noktalarında birisi, dogacak üç çocugun masraflarına nasıl yetişecegim sorusu? çocuk doğmakla kalmıyor daha ana rahmindeyken masrafa baslıyor, hastaneydi, ultrasondu, doktor kontorlüydü derken, daha doğmadan ailesine yük olmaya baslıyor (çocugu aileye yük olan birşey olarak görmedigimi belirtmeliyim) bu kadarla kalıyor mu? tabii ki hayır. büyümesinin her bir evresi ayrı bir masraf, kılıgı-kıyafeti, yemesi-içmesi masraf, ee okul çağı geldiginde masrafın en büyüğü baslıyor. ilköğretim çağlarında bu pek hisedilmese de, orta öğretim ve lise çağlarında bu yük iyice agırlaşıyor. ergen olmuş bireyin kişisel ihtiyaclarının artmasının yanı sıra, ailenin çocuktan bekledigi iyi bir öğrenim hayatı geçirmesi için, ek dersler-dershaneler bu masrafı katlıyor maalesef. yüksek öğrenim çağına geldiğinde dananın kuyrugu kopuyor. hele bir de başka bir şehirde okuyorsa bu çocuk, eyvah o ana-babanın haline. bu tek çocuk içişn böyleyken üç çocuk için nasıl bir yük ortaya çıkaracagını varın siz düşünün.
gelelim asıl değinmek istedigim noktaya ,nüfus patlaması yapacak kadar çoğunlukta olan evlilik çağı gelmiş, hatta geçmiş olan işsizler. kendi adıma konuşacagım 30 yasını aşmış atama bekleyen bir öğretmenim, 2 yılı aşkın süredir nişanlıyım. ve işsiz oldugum için, atanamadıgım için evlenemiyorum. haliyle başbakanın bu üç çocuk çağrısına cevap veremiyorum. niye atanmayı bekliyorsun, milli eğitim bakanı'nın dediği gibi devlette çalışmak zorunda değilsiniz, özel okullar var, baska işler var git başka işte çalış diyenlere haklısınız ama onca sene okudum, benim mesleğim bu başka ne iş yapabilirm ki diyorum. torna bilmem ben, kuaförlük bilmem, terzilik bilmem. ayrıca milli eğitim bakanı bana ve benim gibileri bu sözü bir daha söylediginde verecegim cevap, siz de milli eğitim bakanı olmak zorunda dğeilsiniz. gidip baska bir iş yapın diyeceğim. öyle ya " madem herkes uzmanı oldugu işi yapmak zorunda değil" siz de yapmayın. üç çocuk meselesine dönecek olursak. evet benim gibi binlerce insan var bu ülkede hepsi 25-30 yas arası insanlar. çalışıp, üretmesi gerekirken bir umut bekliyorlar - bekliyoruz. bu sayının çoğunlugunu erkeklerin oluşturudugu düşünülürse, ve erkeğin iş sahibi olmadan evlenemeyeceği hesaba katılırsa, başbakanımızın üç çocuk isteğine cevap veremeyeceğimiz aşikar. yine şahsım adına konuşuyorum. çocuk severim, bu yüzden öğretmenlik mesleğini tercih ettim. çocuk sevdigim içinde basbakanın istegine artı bir koyarak dört çocuk hedefliyorum. tek şartım iş sahibi olmak!