bir de hikayemiz var tabii bununla ilgili. okumak isteyenlere;
Dünyanın sonu gelmiş, herkes cennete ve cehenneme doluşmuş. Cehenneme en son gelenlerden biri zebanilerin arasında hücresine götürülürken, yol boyunca grup grup kazanlar görmüş. Hepsinin başlarında da ellerinde gürzleriyle birer zebani, fokur fokur kaynayan kazanların içinden dışarı çıkmaya çalışanların kafasına kuvvetlice vurarak, onları yeniden kazanın içine atmaktaymış... Dayanamayıp sormuş yeni gelen:
-Yahu, nedir bu kazanlar böyle sıra sıra? Niçin zebaniler bir de gürzlerle habire vuruyorlar başlarında bekleyip?
Yanındaki zebanilerden biri cevaplamış:
-Dünyadaki günahkar kişileri ülkelerine göre gruplandırarak bu dev kazanlara attık, cezalarını çekiyorlar. Kaçmaya kalkışan olursa da görevli zebaniler ellerindeki gürzlerle onları yeniden kazana geri gönderiyorlar.
-Hımmm... Anladım demiş yeni gelen.
Bir süre yürüdükten sonra yine dev bir kazanın yanından geçmişler. Ama bu sefer bu kazanın içi insan dolu olduğu halde, başında tek bir zebani dahi yokmuş.
-E, peki bu kazanın içi tıkabasa dolu olmasına rağmen, başında neden zebaniler beklemiyor?
Yanındaki zebani gülmüş:
-Onların başına nöbetçi zebani dikmemize gerek yok. Çünkü kazanın içine doldurulanlar Türklerden oluşuyor. Şayet kaçmaya kalkarak kazana tırmanmaya çalışan birini görürlerse, kendileri kazanın dibinden bunun paçasını tutarak derhal aşağıya çekiyorlar. Hiç kimse yukarı yükselemiyor. Biz de bu yüzden başlarına zebani dikmeye gerek görmedik demiş..."