soğuk bir nisan gecesi, bana birden bir şeyler hatırlatmış yazar.
hem de kafamın içinde fikirlerim düşüncelerime tecavüz ederken. mala vida bir yandan, yere düşen sigaramın külü bir taraftan.
kahvem soğurken mesajını bırakmış mesaj kutuma.
ne zaman tanıştığımı düşünürken, fikirlerim sonunda düşüncelerimi becermiş "çaylaktın laaaan" diye bağırmaya başlamıştı.
zarlar geldi sonra aklıma. sanal zarlar.. ah bi de kemik olanları alabilseydik elimize diyiverdim aniden. neyse dedi, o da olacak allah'ın izniyle. bi de herhangi bi düzenin parçası olsaydık ya dedim, güldü.
bir şeyleri paylaşmanın basitliğini getirdi aklıma. kendimden şüphe etmemi sağlayarak sordurdu;
"güven denilen şey anlatıldığı kadar saydam mıydı?"
tanımaktan duyulan sevincin sarhoşluğunda yad edildi bazı vecizeler.
ondan sonra her zaman olan tipik replikler zikredildi;
-yarın okula gidicen mi lan?
akıl, fikir değiş tokuşu yapıldı.
müzik kültürleri genişletildi.
geyikler becerildi, çocukları üç beş tebessüm oldu.
ama geriye kalan "anlatayım mı lan?" demeden anlatılmaya başlanılan bir suret kaldı.
ne boka yarar bilmiyorum ama 4000. beyânım sana hediye olsun anacım.
sanal ütopyalarda raks etmek üzere, iyi ki varsın.