taa kürtaj hakkından başlayarak bir şeyleri sorgulamak gerekiyor. biraz uzun bir yazı olacak ama kusura bakmayın:
öncelikle toplumda öyle bir hava var ki, bilim insanın içine ruhun ne zamanda üflenildiğini bulmuş, yani kesin insan öldürüyor kürtajın tarafları. hayır efendim, öyle bir şey yok. kaldı ki, o her seferinde allah'ın verdiği canı o'ndan başkası alamaz diye gerekçe aradığın din bile o ruhun hemen üflenmediğini söylüyor kitapta. hadislerde ise bir takım kaynaklara göre 120 gün sonrasında, bazı kaynaklara göre ise 40 gün sonrasında bu kavramın oluştuğu söyleniyor.
kaldı ki, dini bir olguya göre "kapsayıcı" bir yasa tasarısı sunmak, dünyanın en ahmakça meselesidir. bunun ne kadar ahmakça olduğunu anlamak için tezat bir örnek kurmak yeterli olacaktır: düşünün ki, yaşadığınız toplumda sizler müslümanlığınızı yaşamak isteyen, gayet samimi dindar insanlarsınız. fakat yaşadığınız toplumdan size kötü bir haber var: toplumun çoğunluğu pagan. çocuğunuz bebekler arasında en tombulu doğdu ve tanrının her sene istediği kurbanın sizin çocuğunuz olduğuna karar verildi. hiç inanmadığınız bir inanç için bu çocuğu sizden alan bir toplumu haklı bulur muydunuz? cevap sanırım hayır olacaktır.
işte bugün yapılmaya çalışılan da bu. neymiş efendim, büyük günahmış! bakın hırsızlık da günahtır ve suçtur da. fakat hırsızlık olayını kanıtları, zarar ve sonuç çizelgeleri ile ispatlayıp, bunun kötü bir şey olduğu sonucuna ulaştırabiliyoruz. diğer yandan kürtajda ise bunun bir zararını gösterebileceğiniz tek bir kaynak var: sizin dini inancınız gereği öyle inanıyorsunuz.
böyle bir baskılama, yıllardır dindar kesimin ağladığı "türbanımla dolaşamıyorum" olayından mantık olarak çok farklı değildir. sonuç olarak o zamanlarda da politik görüşü kemalist ve aklı kıt olan insanlar, türbanın zararlı olduğuna inanıyorlardı. mantıklı mıydı? mesela sabri bey de uçabildiğine inanıyor, n'apalım?
bir diğer yandan, yazı bu dakikaya kadar sadece ateistlerin ya da dini olarak bu görüşten farklı düşünen insanlar üzerine olsa da, aslında bu azınlık kısım burada da azınlık kalıyor.
bir realiteden bahsetmeye gerek yok sanırım: türkiye'de doğum kontrol. evet, liseli çocukların hamile kalmaması gerekiyor, evet bir ebeveynin ne zaman çocuk doğurması gerektiğini planlaması gerekiyor. fakat gerçek böyle değil. malesef türkiyede yanlışlıkla kaçan spermler nadir de değil, bol bol görülen olaylar. şimdi doğduğu şartlar gerçekten berbat ötesi olacak bir kızın, hatta ve hatta hamile olduğu çocuğu doğurmasını bırak, kürtaj olduğu öğrenilse bile kendi yaşamı mahvolacak bir kızın karar sürecine biraz empatiyle bakmanızı istiyorum. eğer "o yaşta niye girmiş erkeklerin altına, cezasını çeksin" mantığındaysanız, yazıyı burada bırakın. bari buradan sonra insan olanlara seslensin bu yazı.
gündemin diğer saçmalığı olan "kadınların kürtajı çok rahatlıkla karar olarak alması, doğum kontrol yöntemi olarak kürtaj" gibi örnekler var mıdır? vardır tabii ki. ama gayet azınlıktadırlar. azınlıkta olmasa bile bu tarz insanlar; bunlara ceza vermek için gerçekten mağdur olanları cezalandırılması, hiçbir hukuk sisteminde gerekçelendirilemez.
yakından biliyorum; öyle kolay bir süreç değil kürtaj. gerçekten zaten tüm duyguları o çocuğu doğurmasını isterken, mantıklı bir karar alması çok zor o kadın ya da çift için. hepsi bu durumdan psikolojik yaralarla ayrılıyor. fakat buna rağmen bu kararı veriyorlarsa, emin olun çocuğun doğmasının çocuğa ve anneye vereceği zararın çok büyük olması gerekiyor ki, zaten öyle oluyor. hahaha kürtaj olayım diye olmuyor yani, iki çok kötü sonuçtan, kendisi için daha az kötü olanına karar veriyor.
yukarıdaki konuya bağlayacak olursak, konunun başlangıcı bile bu kadar sıkıntılıyken, bu denli talihsiz açıklamalara gebe olmuş olması da kaçınılmazdı. şimdi komisyon başkanımızı çürütelim:
1- kürtaj cinayettir: burada vekilimiz kanıt olarak inancını göstermiş. şimdi o inanç bağlamında, kendisi hamile kalırsa-bu konuşmayı yapan birisinin hamile kalmasına inancım doğdu- kürtaj yapmasın. böylelikle dini görevini yerine getirsin. hatta yapanları da allaha havale etsin. böylelikle ne kendisi mutsuz hissetsin, ne de vajina denilince kendini nöbetçi saymasın.
2- bosna hersekte kadınlar doğurmuş: keşke devamını da getirseymiş. http://www.haberhakki.com...nin-nefret-cocuklari.html linkinde o bosnalı doğan çocukların nasıl yetimhaneleri doldurduğu, bosnadaki çocuk pornosu sektörünü nasıl tavan yaptırdığını da anlatsaydı daha iyi olurdu.
3- ne olursa olsun çocuk, çocuktur. bizim dinimizde çocuk saf olarak doğar: burada iki noktaya gelmek lazım. evet, bence de çocuğunuz sakatsa doğurmalısınız. bu konuda size tavsiye verebilirim, isteyen dinler, istemeyen dinlemez. fakat tavsiyemi uymanızı zorunlu tutmam saçma olacaktır değil mi? vekilimin ailesini bu noktada tebrik ettikten sonra, islam bilginlerine acıdım sayın sözlük. islamın toplumsal hayattaki yeri şerri hukuk dolayısıyla çok önemliyken bile bu islam bilginleri kendi inanışlarını kanıt olarak görmek yerine, inandıklarını sorgulayıp kanıtlama, mantıklılaştırma çabasına girişmişlerdir. hedef 2023, ezberci kuran sisteminin sonucu işte böyle vekiller. en azından bir kaç psikolojik cümle et değil mi? o da yok. din böyle diyor, böyle olacak mantığıyla araştırıyormuş vekilimiz.
4- bu da rte'ye gelsin: intihara karışabilen devlet kadının vücuduna niye karışamasınmış: bence bu önermeyi çürütmeye de gerek yok. sokaklara kamera koyan devlet sizi filme çekebiliyorsa, sizi porno filmlerde de oynatabilir veyahut yerin kulağı var, benim de kulağım var, peki ben yer miyim? yemem! gibi saçma bir argümantasyonla başbaşayız. ha illa çürütmek gerekiyorsa da, intiharda ölene "adam ya da kadın" diyoruz. hepsinin tc numarası var mesela. yaşadıkları da kanıtlanabiliyor. ötekinin adı ise "yumurta". hadi tarafsız söyleyelim: döllenmiş yumurta.
sonuç mu?
1- lütfen insanlar dinlerini istediği gibi yaşasın. istediği gibi yaşarken, istediği gibi yaşamayan insanları, lütfen allah, doğa, yehova, lugh, thor, buda ya da kime inanıyorlarsa ona havale etsinler.
2- lütfen erkekler, siyaset sayesinde ya da başka bir güç erkiyle kadının üzerinde hak iddia etmesinler.
son olarak sağlık bakanının: "kadın dernekleri türkiyedeki tüm kadınları temsil etmiyor" cümlesine de bir atar yapıp kaçalım: ediyor sayın bakanım. diğerleri susuyorsa bu konuda örgütlenip konuşmak isteyenlerin sesinin toplamı, türkiyenin sesidir. zira, sizin varsayımınız, biz kürtajı istiyoruz diyen kadınlar ortaya çıktığında doğru olacaktır ki, yakın zamanda bu kişiler de ortaya çıkacak.
bu sefer vallahi son: "amerika tartışıyor biz tartışamıyoruzculara": amerikada cumhuriyetçi kürtaj düşmanı çoğunluğun ezdiği bir azınlığın hali hazırda bulunuyor olması, seni bu konuda haklı çıkarmaz. kesin sen köle amerikası zamanında yaşıyor olsaydın, amerikada da bu var derdin kendi çıkarların için.
saygılar,
kendi halinde müslüman, kadınlarla eşit, kadınların pipi üzerinden siyaset yapmasına karşı, mevcut durumdan bir hayli hoşnutsuz yazarınız thelugh.