Cumhurbaşkanının görevi hükümeti denetlemek ve gerektiğinde anayasaya aykırı yasaları , kanunları geri çevirmek ; kısaca devletin resmi ideolojisini ve anayasasını iç ve dış dinamiklere karşı müdafa etmektir . Bütün bunları ayrıca bir hukuk adamı olmasından dolayı Ahmet Necdet Sezer kendine yakşır bir şekilde yerine getirmiştir . Bir hukuk adamını ve cumhurbaşkanını Anayasa kitabını kafalarına atacak kadar çıldırtmış olan iktidar dezenformasyon ve siyasi demagojiyi kullanarak cumhuriyetin ve anayasanın ( devletin resmi ideolojisini ) teokratik oligarşiye doğru dönüştürülmeye çalışmaktadır ve bu hususta laik demokratik cumhuriyetin temel ilkelerini içlerini boşaltarak kullanmakta , arap milliyetçiliğini ile amerikan emperyalizmini siyasete , ekonomiye makro düzeyde dikte ettirmekte ; başbakanlık ve meclis başkanlığından sonra cumhurbaşkanlığını da dinci - faşist milli görüş ideolojisinin sürdürülebilmesi için bir kale olarak görmektedir .
Resmi bir kurum olan Cumhurbaşkanlığının insanlarla oturup kahvaltı yapmak , çocuklara oyuncak ve gofret , halka ise yardım paketi dağıtmak gibi bir görevi yoktur . Halkı sadaka demokrasisine alıştırarak dilenciliği bir erdem gibi yansıtan iktidar partileri mevcut oldukça ne siyaset kavramı ne de siyasetle uğraşan insanların misyonu anlaşılacaktır .