Abuk sabuk yerlere (mesela Gaziosmanpaşa'daki Şanzelize cafe*) gitmedikçe gece hayatı insanlara birey olarak sorgulanmadan kalabalıklar arasında kendilerini bir makinenin parçasıymış gibi hissetmelerini sağlayacak bir platform, bir sıçrama tahtası sunar. Müdavimleri bilir, bireysel olarak tanınmasa dahi belli bir gruba aidiyat duygusu uyandırır, kişinin ruhunu okşar, kendini manen az çok bir şeyler başarmış hissettirir. Yeri gelir yeni insanlarla tanışılır, yeri gelir aynı şarkıyı mırıldanırken senin gibi birisiyle göz göze gelinir, anlık da olsa yüzde bir gülümseme oluşur. Bazı tanışıklıklar hiçbir yere varmaz bazıları çok derin ilişkilere gider.
Alkol almıyorum, tipsizim, damsız almıyorlar gibi sudan bahanelerle kendini eve kapama, ürkme korkma utanma. Senin gibi kalabalıklar arasında yalnız olan binlercesi var. Müzik hepinizi birleştiren bir güç. Mühim olan doğru yerde doğru insanlarla karşılaşmak. Bunu da deneme yanılmadan bilemezsin. Kimse oturduğun yere gelmez, sen Mevlana değilsin unutma.