gidilip, görülmeye gerçekten değebilecek bir ülke. ama iş yaşamaya gelince herşey değişiyor.
"kanadaya gidiyorum ben, hoşçakalın" diyenlerin ve diyeceklerin ilk önce çevresindekileri, sonra kendi içindekileri silip, tabiri caizse bembeyaz bir sayfa açmaları gerekmektedir. milyonlarca kilometre uzaklarda, hergün aileden birisinin, "ah yakında olsaydın da, bari tatillerde gelip seni görebilseydik" , "16 saatlik uçak yolculuğuna nasıl dayanalım biz" demesine alışmalısınız ilk önce. her gün, mutlu, mesut gözüktüğünüz halde hep yalnız olacağınızı da bilmelisiniz..
kanada, tamamen göçmenler üzerine kurulmuş bir ülke.. devletin düşündüğü tek şey göçmenler, ama yararınıza düşünmüyorlar genelde. bir şekilde göçmenlerin parası ve gücünden yararlanıp, ya onları geldikleri yere geri döndürmek ya da kanada'da belirli sınırlar, düzenlemeler ve kurallar içinde yaşamlarını sağlamak asıl mesele onlar için. gerçek kanadalı diyebileceğimiz nüfusu çok az, genç sayısı çok az.. bu yüzden göçmenlere* bütün kapıları açık gibi gözüküyor, öyle de. bu kapıya güvenip, ülkeye gidildiğinde, sizi istedikleri şekle sokana kadar uzun ve sancılı bir dönem de otomatik olarak başlıyor. ilk 2-3 sene zorlansanız da, karşılığını sonradan verebiliyorlar.
en önemli şeylerden birisi de, gidilecek yer british columbia ise, burayla alakalı her soruya "the purpose of this visit is see beautiful british columbia" diye cevap vermeniz.. özellikle beautiful kısmını daha vurgulu ve abartılı söyleyerek.
en güzel yanına gelince, birçok ülkeden ve farklı kültürlerden bir sürü arkadaşınızın olmasıdır.. hintli, iranlı, avusturalyalı, çinli*, tayvanli..
farklı milletlerden göçmen insanlar görünce zannedilir ki, hepsi sizin gibi, ülkesini, yemeklerini, ailesini özlüyor.. ama değil, onlar hayatlarından gayet memnun. hepsi alışmış robot* gibi yaşamaya. sistemde farklı bir şey görülüp söylenince, dikkate bile almıyorlar, hatta delirmiş bu damgasını anında yapıştırıyorlar. o yüzden sisteme hep bağlı kalınmalı, pürüzler görülmemeli, görmezden gelmeli.
not: çok çalışıp, para içinde yüzmek gibi hayalleriniz varsa, yanlış ülkeyi tercih ediyorsunuz, zira çok iyi eğitim görmüş kişilerin bile iş bulamadığı, garsonluk, taksicilik yaptığı bir ülke burası. "abi, hamile kadınlara ayda bilmem ne kadar para veriyorlarmış, işsizlik parası varmış, eğitim yardımı varmış, çok zengin bi ülke, aldığı vergiyi insanlara dağıtıyor" diye düşünüyorsanız, unutun bunları. sağlık kuruluşlarından bile 3 ay geçtikten sonra yararlanmaya başlıyorsunuz. yani, hasta olursanız, yazık olur..
bir not daha: kanada'da yaşayan türkleri bulmanın basit bir yolu vardır.. eğer burnunu sildikten sonra, mendili açıp içine bakıyorsa, emin olabilirsiniz, o kişi türktür..!