polonya

entry423 galeri
    149.
  1. nevi şahsına münhasır leh diyarı...
    hele ki poznandan katowiceye o tren yolculuğu... karanlıkta silüetleri seçilebilen yalnız ağaçları sen gör diye trende çekim yaptım kamera modu açıp pencereye koydum, senin seveceğini bildiğim için ellemeden dakikalarca çekim yaptı, akşam tan yeri kararırken sonra, dilini hiç anlamadığım tren satıcısı geldi, ama öyle güzel gülümsüyordu ki, anlaştık... poznan-katowice arasında mirella teyze vardı tarzanca anlaştığımız... eski türk filmlerindeki gibi altı kişilik sıcak ve hınca hınç kopartımanları boş geçtikten sonrai artık son kompartımanlara yaklaşırken umutlarımı yitirmeye başladığım anda içten gülümsemesiyle kompartımanın müsait olduğunu anlatan, tombiş, anaç teyze... 6 saatte benim için önemli bir insan oldu...böyle küçük, tereyağı kutusu gibi kutularda limon suyu getirdi, çaya döktüm çok leziz yaptı çayı... kitkat ısmarladı bana... sonra bi anda yağmur bastırdı. cama gittim; acaba dedim, bu hiç bilmediğim diyarda yağmur sonrası toprak kokusu nasıldır? hatta sanki benim düşüncelerimi okumuş gibi durdu tren, istasyon olmadığı halde koku dağılmasın da rahat algılayayım diye adeta... makinistle telepatiyle kontrat yaptım 10 dk durdu orada... sonra, bi istasyona geldik, l harfinin ortasına hançer saplamış gibi bi harf vardı olava diye okudum ben. mirella devreye girdi ovava okunuyomuş hançerli l, v okunuyormuş böğrü acıdı mı acaba hançerden dedim... katowiceye indiğimde, yurdum "ara istasyonları" halet-i ruhiyesini alt geçide kadar yaşayabildim... sonra bir taksi buldum...
    1 ...