Acıttı bu yazı beni. Canım öyle bi' yandı ki ağlamamak için zor tuttum kendimi. Evet, aldatılan ve çekip gidenlerin hikayesi... Sonra da ölüme koşanların... Alabildiğine klişe yani. Ama birinci kişinin ağzından verilen o çocuk masumiyetindeki ilk kısım yok mu... işte asıl acıma sebebim tam olarak orası. Karakter, canının acısını öyle tane tane anlatmış ki insan onunla birlikte yaşıyor resmen. Ağırlaştırıyor yüreği. Nefessiz bırakıyor sadeliği.
Fakat -belki de yazının akılda kalmasını ve sıradan olmamasını sağlamak için yapılmış bilinçli bir tekniktir bu- paragrafların bol virgüllü tek cümleler halinde yazılmasına takıldım ben. Hiç nokta yok, soru işareti yok, noktalı virgül, iki nokta üst üste, vs. yok. Sanki bu hikayede virgülün üstünlüğüne parmak basılıyor, diğer tüm işaretlere kafa tutuluyor. Normalde çok fazla eleştireceğim bir durum ama öyle yoğun ki yazıda, yazarın bilinçli yaptığına neredeyse eminim. Yeni bir tarz oluşturmak istemiş gibi.
Birkaç da imla hatası var, bahsetmezsem olmaz tabii. **
Ayrıca sondaki ölüm sahnelerini fazla buldum ben. Misal sadece ilk ölüm sahnesi olsaydı da ikinci kişi başka bir ateşte yansaydı... Filmin sonunda aşıkların ikisi de ölünce çarpılmıyorum ben. Ama biri ölüp diğeri kaldığında daha beter acıyor insan. Belki sondaki vuruculuk bu şekilde desteklenebilirdi. Naçizane görüşüm tabii.
Acıtan, yakan, kavuran bir anlatımı var experimental'ın.