hep ticaret yapmış, alıp satma işleriyle meşgul olmuş peygamberler baz alındığından da biraz işin yönü o tarafa kayar. "pazarlık sünnettir" denilir mağdur edinceye kadar pazarlık ederek, bir de karşı taraf gerçekten muhtaçsa o garibanın kul hakkı yenilir. Malum, para tatlıdır sonuçta bu dünya gözüyle... bu tarafta rahat güzel, öbür tarafa gelince de; "görsel dinsel vecibeleri" felsefi,ulvi derinliğine fazla inmeden ezbere yaptığımıza göre koca koca ciplere binmemizde, fakir semtlerinden onlarla şişik şişik geçmemizde bir sakıca neden olsun? her fırsatta çamur attığımız "kafir ülke" yapımı lüks tüketim mallarını da "insan en iyisine layıktır" klişesiyle tepe tepe kullanmamızda da bir mahsur olmaz tabi ki... böyle çözdük işte buyursun gelsin o zaman zengine hep gülümseyen tatlı kapitalizm. "çok laf yalansız, bol kazanç haramsız olmaz" derler bu arada!