bir hata yapar da kendilerinden laptop alırsanız pişmiş tavuklar halinize acıyabilir. nerden biliyorum? arkadaşımın başına gelenlerden. evet, vestel'den laptop almak onun eşşekliğiydi ama başına gelenleri yine de hak etmemişti bence.
ilk ay laptop çöktü. hiçbir şüpheli siteye girmemesine, dosya indirmemesine, sürekli virüs taraması yaptırıp virüs bulamamasına ve girdiği sitelere (hatta pek çok başka siteye daha) giren bir başka bilgisayar da yanında olup onda hiçbir sorun olmamasına rağmen kendisininki çöktü. üstelik üstüne titriyordu çünkü ona ihtiyacı vardı. servisi aradığında aleti kendilerine götürmesini istediler. kutusuna koydu ve servise götürdü. kurulum cd'leri, adaptörü vs. her şeyi de beraber tabi. "virüs girmiştir." dediler. formatlayıp geri verdiler. virüs servis kapsamında değil diyerek bir de servis ücreti aldılar. eve döndü, laptop'ı açtı, ama internete girmeye cesaret edemedi. bir saat açık tutup hiçbir şey yapmadan kapatmak istedi. laptop kapanmayı reddetti ve tekrar çöktü.
ertesi gün tekrar servise gitti sevgili laptop'ıyla. kendilerinde kalması gerektiğini, hatanın nedenini bulmaya çalışacaklarını söylediler. birkaç gün sonra laptop'ın istanbul'a gönderildiğini öğrendi. neyle gönderdiklerini sordu. çünkü bu sefer çantasıyla götürmüştü servise. bilmediğini söyledi ustaları. "merak etmeyin. sürekli gönderiyoruz bir şey olmaz." diye de ekledi. aradan yaklaşık iki hafta geçti. hemen hemen her gün aradı tabi arkadaşım bu arada servisi. en sonunda laptop'ının geldiğini öğrendi. bir gün önce gelmiş üstelik ama arkadaşıma haber vermeye gerek görmemişler bile. daha önceki gittiğinde tamir yaptıkları bölüme geçmesine izin vermelerine rağmen bu kez izin vermediler. ama laptop o taraftaydı. sonra çanta içinde teslim etmeye çalıştılar. arkadaşı uyarmasa nerdeyse öylece teslim alacaktı da. o çantayı açmadan teslim kağıdını imzalatmaya çalışıyorlardı. laptop'ın dışında kocaman bir çizik, yan tarafında (ne olduğunu hatırlayamadığım bir şeyin kapağında) bir kırık ve ekranında da yine kocaman bir çizikle. teslim almayacağını, değişim istediğini söyledi. sinirlendiler. tüm çalışanlar ters ters konuşmaya başladı. sonra arayan ustalarından öğrendik ki çantaya bile koymamışlar istanbul'a gönderirken. tabi istanbul'dan da öyle gönderilmiş tekrar. arkadaşım malın sahibiyken üstüne titriyordu ama adamlar kendilerine emanet olan şeye onu bir şeyin içine koyacak kadar bile özen göstermiyorlardı.
aradan bir süre daha geçtikten sonra (bu geçen süre boyunca da sürekli müşteri hizmetlerini ve servisi aradı tabi ve yine hiçbir şey öğrenemedi yine pek tabi) bir aramasında laptop'ının geldiğini söylediler. değişim isteği kabul edilmişti güya. bu kez açıp kontrol etmeyi akıl etti kendiliğinden. ama bu laptop onun değişim isteyerek gönderdiği laptop'tı. kırığını yapıştırıp geri vermeye çalışıyorlardı. değişim olmadığı sürece kabul etmeyeceğini söyleyerek reddetti. başvurunuzu yapalım diyerek gönderdiler arkadaşımı. ama gidemeden önce ustadan da azar işitti tabi: " sen kabul etmesen vestel'e ne olur. almazsan alma!".
bir hafta filan sonra servis merkezlerini arayıp geçici kullanım için bir laptop istediğini söyledi, ayrıca başka bir servise geçtiğini bildirdi. telefonda görüşüyor olmalarına, bu sayede dayaktan paçayı sıyırdığına şükrederek kapattı telefonu. ama geçici bir laptop sözünü de aldı. ayrıldığı servise gittiğinde değişimini istediği laptop'ı verdiler. aldı, eve gitti, açmaya çalıştı ama laptop çalışmıyordu. teslim etmeye çalıştıkları ve almadığı için kızdıkları laptop'tı bu ama açılmayı bile başaramıyordu.
bu arada vestel'den tiksindiğimizi söylememe bilmem ki gerek var mı?! arada bir isteğiyle ilgili durumu öğrenmek için müşteri hizmetlerini aramaya devam etti. bilgi veremiyorlardı. en azından yeni bir bilgi veremiyorlardı. telefonu her açan " isteğiniz işleme alınmış." gibi bir şeyler söylüyordu sadece. biri 'laptop'ınız şu an istanbul'da görünüyor.' dedi. bunu söylediğinde laptop diğer odadaydı ve arkadaşım istanbul'a yakın bile değildi. onun arkadaşımda olduğundan bile haberi yoktu merkezlerinin.
son tesliminin üzerinden yaklaşık bir ay geçmişken neler yapabileceğini öğrenmeye çalıştı. avukatlarla görüştü, tüketici haklarıyla ilgili sitelere yazdık şikayetlerini, tüketici haklarıyla ilgilenen birini buldu ve ondan fikir aldı. o da tüketici mahkemesini önerdi. önce servise tüketici mahkemesine gideceğini haber verdi. vestel'den de servisten de hiç ses çıkmadı. onlara haber verdikten sonra, son tesliminden itibaren tam bir ayın dolduğu gün, mesai saati bitiminden hemen önce gidip dilekçe verdi ve iade istedi. bir de oradakiler tarafından sıkıştırıldı.
mahkemeden kendilerine yazı ulaşınca servisten ilk telefonu aldı. ilk kez bir şey için aradılar. servisin sahibi, arkadaşımın okuduğu üniversitenin rektörüyle akrabalığı olduğunu söyleyerek üstü kapalı tehdit hissetmesini sağlayacak bir konuşmayla "sana başka bir laptop vermeyi deneyelim, ama sen de davayı kapat." demek için aramış sağ olsun.
mahkeme bilirkişiye gönderdi laptop'ı. o zaman bozuk laptop kendisinde olduğu için şükretti arkadaşım. vestel'den istemeye kalksa ne yapardı bilmiyorum. bilirkişi de laptop'ın sorununun arkadaşımdan kaynaklanmadığına karar verdi ve iade hakkının olduğunu bildirdiler.
sonunda parasını teslim ettiler, o da laptop'larını teslim etti.
iki ay kadar sonra gidip şimdiki laptop'ını aldı. ondan da aylar sonra bir telefon geldi vestel'den arkadaşıma. arkadaşım onları aramayı kestikten aylar sonra lütfedip aradılar yani. telefondaki görevli laptop'ıyla ilgili şikayetinin ne durumda olduğunu sordu. iadeden aylar sonra..
arkadaşımın, kendilerine de (konuşmalar kaydediliyormuş belki bir şey anlarlar diye) defalarca söylediği gibi: vestel'den tel toka bile almam.
not: servislere götürdüğünüz her parçayı, teslim ettiğinizi belirten kağıda yazın. teslim alacağınız zaman da hepsinin size teslim edildiğinden ve çalışır durumda teslim edildiğinden emin olmadan teslim kağıdını imzalamayın. arkadaşım teslim almadan bu kontrolü yapmayı unuttuğu için vestel'e bir adaptör kaptırdı ve iade işlemi sırasında vestel'e bir adaptör almak zorunda kaldı.