saçınız uzayınca kıvır kıvır oluyorsa* burada durun bakalım,buyurun anlatacaklarım var;
evet,ben biraz 'madem üniversiteliyiz saçları uzatabiliriz' düşüncesi,biraz da çocuk yaştan beri içimde varolan istekle saç uzatmaya girişen biriyim.üniversite sınavı bitti ve 8 aylık süreç başladı.saç uzuyor,ellemiyorum,uzadıkça yukarı gidiyor yalnız.sebatla bekliyorum,'lan o kadar uzatıyoruz bari bi ibrahim toraman modeli olsun' diyorum,en sonunda bu saçtan bir halt olmayacağını anladım.bunu ne zaman anladım? bir playstation partisi esnasında çekilmiş fotoğraflarımda gözüme batan o kıvır kıvır saçları görünce.
yine de bir iki ay daha uzattım ama iş sarpa sarmaya başladı.'sempatik kıvırcık' hiç bana göre bir sıfat değildi.ben ki haşin bakışların adamı,'bonus' lafını duyar olmuştum.
kızların hoşlandıklarını belirtmesi iyiydi hoştu belki ama 'sempatik kıvırcık'...bu ben değildim.en sonunda saç kabardıkça kabardı,kış aylarında ensemi terletecek kadar kullanışlıydı o ayrı,fakat yol ayrımına gelmiştim.saçı ya düzleştirecektim,ya da kestirecektim.düzleştirmek iyiydi hoştu ama ayarı yoktu,pırasa denilen o dümdüz şekilde bir saç da hoş olmayacaktı hani,en sonunda kararı verdim ve pasaport işlemleri için emniyet'e gidilecek bir günün sabahında oturdum berber koltuğuna.
kesildi,kesildi,kesildi...yeni görünümüme alışmaya çalıştım,aslında yıllardır aşina olduğum görünümümdü bu.akabinde antalya'ya gittim ufak bir tatil için,otelin muhteşem spor salonundaki aynalarda süzdüm birkaç kez kendimi,kısa saç daha da güzel gelmeye başlamıştı,haşin bakışlar,az buçuk kas,ciddi bir kişilik,arada sırada takım elbise giyme ihtimali...bunların hepsi kısa saçla kifayet kazanmıştı gözümde.
o günden sonra 2 kez daha berbere gittim,3 aydan beri berbere uğramamış olsam da bu hafta gideceğim.yok azizim,kıvırcık saçla olmuyor bu meret.