güzel ve başarı oranı yüksek bir anadolu ya da fen lisesini kazandıysanız, hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. ortaokuldaki gibi sınıf birincisi olamayacaksınız muhtemelen, zira sizden kat kat daha fazla çalışan başarılı öğrenciler olacaktır sınıfınızda. hatta bazı kişilere bakıp diyeceksiniz ki, "lan bu burayı nasıl kazanmış?" dersten o kadar uzak, okul umrunda bile değil. sırf ortam var diye gidip geliyor okula. yani fazla çalışmadan güzel bir lise kazanılabildiğini bilin şimdiden. bir de çalışkan takımı var tabi. muhtemelen sınıfınızın en başarılı öğrencisi, oraya en yüksek puanla gelen kişidir. tabi bunun tam tersi bir durum da söz konusu; arkadaşlar arasında "inek" olarak bahsettiğimiz çocuk yedeklerden son anda girmiş mesela bizim okula. sakın ortaokuldaki gibi çalışmamazlık yapma, zeka yetmiyor lisede. ben günde otuz soru çözmek ve düzenli bir biçimde ödevlerimi yapmak dışında hiçbir şey yapmadım ortaokulda, deftere de yazılılardan önce şöyle bir yarım saat göz attım, rahatlıkla mis gibi bir yere yerleştim. ama lisede böyle değil. kalkar kol gibi bir fotokopi dağıtır hoca, der ki: "ezberleyin bunu." haftaya da yazılısındır o dersten. gel de çalışma.
matematiğe dikkat, eskisi gibi sürekli sayılarla uğraşmazsın. x ve y'lerden başını kaldıramazsın, zorlar da zorlar adamı. bir süre sayfanda yer alan rakamlar sürekli 0 ve 1 olur, gerisi x'tir, a'dır, b'dir. lise matematiği feci dikkat gerektirir, en ufak yanlışta bütün soru gider. hoca da merhamet abidesi değilse puan falan vermez.
edebiyat var bir de, eğer ortaokulda türkçen iyiyse lisede de bir şekilde halledersin de, edebiyatta dil bilgisi çıkmıyor. onun öğretildiği ayrı bir ders var dil ve anlatım diye. edebiyat da ezber gerektiriyor, ezberleyeceksin hangi eseri kim yazmış, islamiyetten önceki türk edebiyatını vs. sıkıcı bir ders, ne yalan söyleyeyim.
ingilizceyi atlamıyoruz tabii, haftada 6 saat ingilizce göreceksin ve kredisi en yüksek olan ders de budur. meb normal liseler için ayrı anadolu liseleri için ayrı ingilizce kitabı basmaktadır ama gittiğin lise kaliteli bir yerse, sana başka bir kaynağın kitabını aldırtır, ordan işlersiniz dersleri. doğru olan da budur zaten, meb'in ingilizce kitabı sana hiçbir şey katmaz. belki biliyorsundur ama yine de söyleyeyim, ygs ve lys'de ingilizceden soru çıkmayacak. "e madem haftada 6 saat görüyoruz, niye sınavda çıkmıyor?" deme, her şey sınav değil. bunun üniversitesi de var. ingilizceye çalış kısacası, ortalamanı en çok etkileyecek ders o çünkü. hatta notların fena değilse ikinci dönem projeyi kesin ingilizceden al, genel ortalama önemli çünkü, "aa edebiyatım dört, bunu hemen beş yapmalıyım." diye düşünme. 85'ten 4 5 alan biriyle 84.4'ten 4 alan biri arasında pek fark yok.
almanca diye de bir ders var. eğer daha önceki yıllarda almanca dersi görmediysen veya bu dile zerre aşinalığın yok ise çalışman gerekecek. yapısı ingilizceye benzer ama grameri ezber gerektirir. sürekli cümle kur, kelime ezberle. sıkı çalış. "anaa beden eğitimi de iki ders bu da." diye düşünme.
coğrafya ve tarihe de dikkat et. coğrafyayı sürekli ezberleyeceksin, yapacak bir şey yok. şahsen benim en düşük dersim şu an o ve zerre sevmiyorum bu dersi. bana hiçbir şey katmıyor çünkü, yorumlatmıyorlar, ezberletiyorlar sadece.
fizik, kimya ve biyolojiye de çalış. toplam 6 ders ediyor. her üçü de sayısal ders gibi gözükse de, biyoloji de tamamiyle ezbere dayanır. eğer lise 2'de sayısal seçmek istiyor fakat biyolojin kötü olduğu için çekiniyorsan korkma. tüm sayısal dersleri 5 olup biyolojisi 3 olan çok başarılı arkadaşlarım var benim. sözel ders sayılır biyoloji.
müzik/resim, din kültürü ve ahlak bilgisi ve sağlık derslerine dikkat et. her ne kadar haftada bir ders de olsalar ortalamayı etkiliyor mu etkiliyor. genelde hocalar sözlülerinizi yüksek tutar, anlayışlı bir hocaysa 100 bile verir.
***
arkadaşlarını iyi seç, senin derslerinde ve hayatında onlar da etkili olacak. anlaşabileceğin kişilerle takıl, en az bir tane "kanki"n olsun her şeyini paylaşabildiğin. yine de kimseyle fazla laubali olmamaya özen göster, ya da gösterme. tadını çıkar ortamın, yaramazlık yap ama abartma. müdür yardımcısıyla karşı karşıya gelme, okulda mimlenme "yaramaz" diye.
siyasi olaylara pek karışma. özellikle şu günlerde okullarda bir abiler furyası var. sürekli öğrenci toplamaya çalışıyorlar, seni de yurda falan davet ederlerse, eğer pek öyle taraklarda bezin yoksa gitme. tavrını koy, gelmek istemiyorum diyebil. bir de ülkücüler var tabi, toplantılar yaparlar, onların da yurtları var ama abiler kadar kalabalık değiller genelde. bana sorarsan ortada ol sen, iki tarafa da kayma.
"lisede kızlar teklif ediyormuş." geyiklerine aldırma. sınıfında on beş kız varsa en fazla beşi altısı tanesi "fıstık" kategorisine girer. trip atarlar genelde, ergenlikten kaynaklanıyor tabi. pek öyle lise 1'de sevgili olma hayalleri kurma, bir alış hele okula.
popüler olma çabasına girip rezil olma ama pısırık da kalma. espri yap, hocalarla daşşak geç yerinde, ama dozunda yap her şeyi, itici olursun yoksa. kızların yanında komik ol, ama seni "ay ne sevimli şey" gibi görmelerine izin verme. tabi kısa boyluysan ister istemez biraz olacaktır bu.
eğer çalışıyorsan ve başarılı bir öğrenciysen sakın ha "ya ben çalışmıyorum." triplerine girme. kimse sevmez böyle tipleri, "gizli inek" damgası yersin.
fazla devamsızlık yapıp ders kaçırma, son günlere sakla bu hakkını.
bir de sınıftaki herkesin yüksek aldığı sınavdan düşük alırsan moralini bozma. unutma onlar da bir sene önce okullarını dereceyle bitiren öğrencilerdi.
ve lütfen tadını çıkarın lisenin. ders çalışmanın ötesine gidemeyen asosyal bir tip olmayın. koşun, oynayın, okul etkinliklerine katılın, arkadaşlarla anlaşıp haftasonu halısahaya ya da sinemaya gidin. onlarla en iyi okul dışında kaynaşabilirsiniz. kafa bi de hoca buldunuz mu sizden iyisi yok.
not: kantinden aldığınız nugget, döner, hamburger türevi yiyeceklere salata koydurmayın. genelde iyi yıkanmamış oluyorlar. *
benim bir senelik süreç sonunda edindiğim izlenimler bunlar, umarım faydalı olabilmişimdir.
son not: inci muhabbeti olursa katılın, eğlenceli oluyor genelde.