söykü dergisi sayı 7 deri

entry59 galeri
    57.
  1. sözde saftirik | esesdopiyespiyes

    yazar, büyük bölümü diyaloglar içeren bu öyküyü kaleme alırken, kahramanlarının tiplediği esnafların, günlük hayatta kullandıkları dili kullanmayı tercih etmiş. bunun, okuyucu açısından önemli bir avantajı var kuşkusuz. çoğu okuyucu, her zaman günlük yaşamdan kesitler beklentisi içindedir ve kendini oralarda bir yere oturtmaktan büyük keyif alır. kah hasan'ın yeri olur bu, kah bekir'in veya hasan'ın oğlu olmayı yeğler. bu durum öykü kahramanlarını içimizden biri olmaya götürür ki bu noktadan sonra satırlar akar gider.

    kurgusu itibarı basit gibi gözükmekle birlikte bu tespitin yapılmasında, yazar tarafından sağlanan okuma kolaylığının da büyük etkisi vardır. dili ve anlatım tekniği olarak ben başarılı buldum. karşılıklı diyalogları bazı bölümlerde tırnak içerisinde bazı bölümlerde paragrafta vermeyip tek bir sistemde gitse sanki daha iyi olurmuş.

    insanlar, kendilerini modern zamana ve onun gereklerine ne denli yakın görseler de yetiştikleri toplum ve o topluma ait kültürün oluşturduğu ahlaki değerlerin etkisinden tam anlamı ile kurtulabilmiş değillerdir.

    bu gerçeği tam olarak görmek, yaşanılan ülke dışına çıkılıp bizzat farklı bir kültürle yetişmiş toplumların içerisinde yaşam sürdürmekle mümkün olabilir. unutulmamalıdır ki hurafeler, gerçeklerden tez yayılır. zira onlar, olanlar değil olması beklenen ya da istenenlere yönelik uydurmacalardır ki bu özelliklerinden dolayı insanlar tarafından kolayca kanılır ve kabul görürler.

    dağılan sovyet bloğu ve bu gerçekleşme sonucu ortaya çıkan onlarca devlet içerisinde sovyetler birliği kültürünün şu an yaşayan ve uzun bir zaman süresince de yaşayacak olan etkileri hüküm sürmektedir. bu kültür ile bizim kültürümüz arasındaki temel farklılıklardan biri, kadın ve erkek arası cinselliğin; bizde bir tabu olarak görülmekteyten onlarda yaşamsal bir gereksinim olarak değerlendirilmesidir.

    bu ülkelere kısa süreliğine gidiş-gelişler yapan ve ne için gidip-geldiği de az çok belli olan kitlenin, pireyi-deve yapan kimi gözlem ve çıkarımları sonucu oluşan hurafeler, ülkemiz içerisinde dilden dile dolaşırken, destanları aratmayacak bir boyuta ulaşırlar ki topyekun toplumu etkilemeye ve o ülke insanlarına karşı bir karşı duruş ya da daha doğrucası; karşı duruyormuş izlenimi verirken durumdan nemalanma gayretine sevk eder.

    tam da öykü kahramanlarımızdan ağzı sulu bekir'in dediği gibi;

    "...-yok valla hasan abi, böylelerini görmüşken nasiplenmeden dönmeyeyim köye..."

    o bölgelerde, mesleki yaşamının uzunca bir bölümünü geçirmiş olan ben, derim ki; bahse konu coğrafya üzerinde beş-on gün değil en azından üç-beş ay yaşamış olanların gözlemlerine itibar ediniz. zira, beş-on günlüğüne orayı ziyaret edenlerin görüp-görecekleri; cinselliklerini meslek olarak kullanan ve bu işten ciddi paralar kazanan profesyonellerin şehvetli kucaklarından başka bir yer değildir.

    bakınız! aralarında neler konuşuyorlar öykü kahramanlarımız;

    "...-abi şimdi bu kadınlar nataşa değil mi?

    - hayda! oğlum sana ne anlatıyorum ben. kafan karılarda değil mi?" bastı kahkahayı: "her sakallıyı deden mi sanıyorsun sen? her rus orospu mu olacak oğlum, tövbe tövbe"..."

    hasan doğru söylüyor. evli veya sevgilisi olan bir kadının, başka bir erkeğe yan gözle baktığını göremezsiniz. anaerkil bir aile düzeni vardır sovyet kültüründe. neden böyledir? çünkü ikinci dünya savaşı, ülkede erkek neslini neredeyse yok etmiştir. kadın/erkek nüfus oranı, aradan geçen bunca yıla rağmen eşitlenememiştir. erkek değerlidir ancak, bizdeki gibi pipisi olduğu için değil, pipi sayısı az olduğu için. sovyet kadını, ailesi için tahayyül edilemeyecek düzeyde fedakarane çalışır, didinir. erkeklerin çoğu hamilelik döneminde terk edip gittiğinden çocuklarına hem analık hem de babalık eder. marketten bir torba yiyecek getiren adamın kulu-kölesi olur. zira, sovyet erkeğinden görmemiştir böyle bir destek. o nedenledir ki o coğrafyada yaşayan türk erkekleri birlikte yaşadıkları sovyet kadınlarına tutulurlar. güzellikleri bir yere kadardır, önce insandırlar. kadir-kıymet bilirler ve çok iyi eş olurlar; bilen-bilir.

    şöyle diyor hasan;

    "...nataşa da var aralarında tabi, ama bunların nataşaları bizim nataşalar gibi değil, okumuş nataşa. geçen bizim kamil bunlardan biriyle sohbet etmiş, kadın memleketinde diş doktoruymuş ama burada daha iyi para kazanıyormuş..."

    okumuşturlar, kültürlüdürler. bir kamyon şoförünün öğle tatilinde balzac okuduğunu görmüşlüğüm vardır. bizde hayali dahi inandırıcı gelmeyecek durumdur.

    bu öyküyü, uzun zamandır hakkında bildiklerimi yazabilme imkanı verdiği için sevdim öncelikle ve alıntıladığım bölümler çok vurucu gerçekleri ifade ediyordu. bu manada güzel bir çalışma.

    edit: yazım hatası düzeltilmiştir.
    0 ...