piyale

entry13 galeri
    11.
  1. piyale; ilk ve son şiirler başlığıyla; yky'nın eleştirel basımını yaptığı ahmet haşim eseri.

    --spoiler--
    şiir yüklü çocukluk ''hatıra''larını; su, çöl, akşam, gurup, ay, yıldızlar ve özellikle anne ''hayal''lerini; yolları, karanlığı, ulaşılmazlığı ve dinginliği ile uzak ''yerler''i hayali, sisli, bulanık ve bir o kadar da sahici olarak kurguluyor ahmet haşim.
    --spoiler--

    bu eser fonda sabaha kadar yaşanacak şiirlerle gönlünüze usul usul akacak bir kitap...

    &feature=share

    sonbahar

    bir taraf bahçe, bir taraf dere,
    gel uzan sevgilim benimle yere.
    suyu yakuta döndüren bu hazan
    bizi garkeyliyor düşüncelere...

    yarı yol

    nasıl istersen öyle dinle, bakın:
    dalların zirvesindeyiz ancak,
    yarı yoldan ziyade yerden uzak,
    yarı yoldan ziyade maha* yakın.

    orman

    su değil, mevsimin havası akan,
    duyduğun; yaprağın, dalın sesidir.
    suda yıldızların parıltısıdır
    bu karanlıkta bazı bazı çakan.

    parıltı

    ateş gibi bir nehr akıyordu
    ruhumla o ruhun arasından.
    bahsetti derinden ona halim
    aşkın bu umulmaz yarasından.

    vurdukça bu nehrin ona aksi
    kaçtım o bakıştan, o dudaktan,
    baktım ona sessizce uzaktan
    vurdukça bu aşkın ona aksi...

    şafakta

    -dönsek mi bu aşkın şafağından?
    gitsek mi ekalim-i leyale**?
    bizden daha evvel erişenler,
    ağlar bugün evvelki hayale...

    -dönmek mi? ne mümkün geri dönmek,
    düştüyse gönüller bu melale**?
    bir eldir ufuklardan uzanmış
    zulmet* bizi çekmekte visale*...

    karanfil

    yarin dudağından getirilmiş
    bir katre alevdir bu karanfil,
    ruhum acısından bunu bildi.

    düştükçe vurulmuş gibi, yer yer,
    kızgın kokusundan kelebekler,
    gönlüm ona pervane kesildi.

    bülbül

    bir gamlı hazanın seherinde
    ısrara ne hacet yine bülbül?
    bil, kalbimizin bahçelerinde
    can verdi senin söylediğin gül!

    savrulmada gül şimdi havada
    gün doğmadan bir başka ziyada*

    karanlık

    aşkın bu karanlık gecesinde
    bülbül yine vahşi müterennim**,
    mecnun'unu terk etti mi leyla?
    vahşi sesi, firkat* sesi sandım.

    aşkın bu karanlık gecesinde
    hicranımı duydum, seni andım,
    firkat-zede* bülbül gibi yandım.

    bir yaz gecesi hatırası

    işveyle, fısıltıyla, gülüşle
    olmuş şeb-i sevda* yine bi-hab*,
    oklar gibi saplanmada kalbe
    düştükçe semadan yere mehtab...

    buseyle kilitlenmiş ağızlar,
    gözler neler eyler, neler işrab*,
    uçmakta bu ateşli havada
    vuslat demi bir kuş gibi bitab...
    0 ...