tarihte yaşanmış olaylara bu gün sahip olduğunuz ideoloji ile bakarsanız eğer her olaydan kendi ideolojinizin ne kadar da sağlam olduğuna dair gerekli kanıtları bulmak çok kolaydır. ancak bunlar ne tarihi olayların aslını ne yaşanış şekilllerini ne de hangi ortamda, şartlar altında ve koşullarda yaşandığı gerçeğini değiştirmez.
ulusalcı arkadaşlarımız osmanlı imparatorluğunun çöküşü döneminde ki her padişahı günümüz değer ve koşulları içinde eleştirerek kendi ideolojilerinin ne kadar sağlam ve doğru bir ideoloji olduğunu öne çıkarmaya çalışırken, muhafazakar-liberal, islamcı ve milliyetçi arkadaşlarda istisnasız her padişahın ne kadar da büyük bir han olduğunu anlatarak ne kadar da doğru bir yol izlediklerinin tadını çıkarırlar.
ama bunlar tarihteki olayarı sebeb-sonuç ilişkilerini en azından tarih biliminin kendisi için değiştirmez.
başlıkta tabir edilen olayda her nedense herkesin atladığı olay Vahdettinin bir devlet başkanı olarak politikacı olduğu gerçeğidir.
trakyada bekleyen 55 bin kişilik yunan ordusunun her an istanbulu işgal edebileceğini bilen, şımarık yunan politikacılarının artık ingiliz efendilerini pek de takmadığıın farkında olan, istanbulda sayıları yaklaşık 12 bin olan işgal kuvvetleri haricinde hiçbir askeri gücün olmadığını bilen ve istanbulun bu yunan ordusu tarafından işgal edilirse bir daha geri alınmasının çok ama çok zor olduğunun farkında olan bir politikacı.
muazzam büyüklükte bir savaşta tüm cephelerde savaşı kaybeden bir ülkenin lideri.
şartlar aşağı yukarı bu şekildeydi ve bağcılar tipi "delikanlılık" henüz icat olmamıştı, kendisi de atarlı bir ergen olmayan bir liderin yapması gereken ise her ne şekilde olursa olsun istanbulun olası bir yunan işgalinden korunması idi.