günümüz berberlerinde müşterilerin yaşadığı en büyük paradokstur bu. berber abi seni sıraya alır, posta gazeteni temin eder önce. çay içer misin abi nezaketiyle gönlünde yer edindikten sonra, kalkmasını beklediğin müşteriyle arada aynada kesişirsin ve egolar savaşır orda. "hah hah haah, sen sırada bekliyorsun ben berber koltuğundayım" bakışı atar seni bekleten piç, saçı da yıkayalım masaj da yapalım der sana nazire yaparcasına. sen de yine o aynadan "senin ananı sikeyim orospu çocuğu" bakışı atarsın. velhasıl kelam sıra sonunda gelir sana. oturursun, sünnetlik gibi giyindirilirsin. berber tıraşına başlar; bu arada kesim boyunca sağdan soldan değdirir koluna. zaten değdirmeyen berber berber değildir.
ve finale geldiğinde sıra ensededir; o kritik soruyu sorar: "abi ense natural mi olsun, çizgi mi yapayım?"
valla hayatın en büyük sorunsallarındandır bu, ben hep o an karar vermişimdir. kimi zaman çizgi, kimi zaman natural ense dolaşmışımdır.
çıkarken parfümünü sıkıp ceketini giydiriyor ya bu berberler, severim bu adamları ya; gözümsünüz...