söykü dergisi sayı 7 deri

entry59 galeri
    43.
  1. mutsuz mucit | gicir bey

    öykü kahramanlarının duygu dünyalarına ve ruh alemlerine yapılan derinlemesine yolculuklarda, okuyucu; o kahramanın fiziksel özellikleri hakkında da buna koşut detaylar arar. kahramanın zihninde tam olarak resmedilmesi okuyucu için çok önemlidir. üstelik, öykümüzdeki gibi olayların tek kahraman etrafında şekillendiği durumlarda, bu detaylara girmek kısıtsız mümkündür.

    kahramanımızın fiziksel özellikleri hakkında bildiklerimizin niceliği bir elin parmaklarını geçmiyor malesef. kirli bir ağız ve bol bıyıktan ibaret. bir de 'onu mucit yapan' bir deri ceketi var ancak, neden mucit yapmakta olduğu detayına da girilmemiş. zayıf mı? şişman mı? pasaklı mı? temiz mi? bedensel bir özrü mü var? yok mu? yakışıklı mı? çirkin mi? bilmiyoruz. onun fiziksel özelliklerini bilemediğimiz için de sevilmemesinin, yalnızlığının fiziksel bir nedeni olup-olmadığı konusunda bir yargıya varamıyoruz.

    gözlenen bir detay eksikliği de şu; kim bu mukaddes? ete-kemiğe bürülü bir kadın mı? yoksa, kahramanın hayal aleminde yarattığı, kendisinin sevdiği ve onu da sevebilecek engin hoşgörüye, adeta anne şefkatine sahip soyut bir kadın tiplemesi mi? eğer soyut ise cebinde taşıdığı saç tellerini birleştirerek onu nasıl yaratıyor? yok! eğer bir şekide saç tellerini toplayıp biriktirdiği ve kendi kurgulaması ile yeniden yaratıp sonra da bağlandığı eski bir komşusu, bir nevi platonik aşkı ise o vakit bu detaya neden değinilmemiş. özetle, kim bu mukaddes? neden hakkında bir detay yok! başka bir deyişle, neden var ama yok?

    bu detayların üzerinde özellikle durma gereği hissettim zira, onların eksiklikleri çok başarılı olabilecek bir öyküyü, okuyucuyu karmaşık ve içinden çıkılması güç açmazlara sürükleyen dengesiz bir hale sokmuş.

    evet! çok başarılı olabilirmiş çünkü kurgulanması özel maharet gerektiren tasvirler ve tahliller içeriyor bu öykü;

    "...O bembeyaz boynunu omuzlarına kadar açık bırakan haki yeşili elbisesinin gizlediği elceğizleriyle karmaşık ve sapsarı olmuş havanın rehavetini kırmızı yelpazesiyle dağıtmaya çalışıyordu. incecik dudakları büzülmüş, yüzünde hınzır bir gülümseme... Çocukluğunu yaşıyordu. Bir suç işlemiş de saklar gibiydi hali. "Mukaddes?" Parçalanmış bir halde bütünlüğe kavuşmayı, anlamlandırılmayı ve hayran olunmayı bekliyordu. Ellerinin arasında evirdi-çevirdi. ne kadar güzeldi o öyle..."

    ve şu;

    "...Güneş içeri dalmak için pencereleri zorlarken adeta, yoklukla varlık yeniden şekilleniyordu. Ağlayarak yaratıyordu sevdiği kadını. Elleri tutmayana, gözleri bulanana kadar devam etti. Ölüyordu sanki. Ruhu parça parça sökülüyordu. Hiçbir kadını sevmemişti hayatında, hiç sevişmemişti..."

    öykülerde, tasvir ve tahlil gibi sanatsal unsurlar; pişirilen bir yemeğin salçası-tuzu-biberi gibidir ve lezzet katarlar. ancak, onlardan önce; sağlam bir iskelet ve düzgün kurgulamanın yani, pişirip servis edeceğiniz yemeğin ana bileşenlerinin tam ve eksiksiz olması gerekir.

    bu öykü bizlere şunu açıkça gösteriyor ki gicir bey ana yapı ve sunumun kurgulanması gibi asgari gereklilikler üzerinde daha özenle durabilirse, tadına doyum olmayacak öyküler çıkarabilecek. zoru başaran, kolayı neden başaramasın? nehir geçilip de derede neden boğulunsun, öyle değil mi?
    0 ...