her şeye rağmen olmamış bilader olmamış diyeceğim filmdir..
--spoiler--
haluk bilginer oyunculuğyla yine her zamanki gibi on numaraydı... *
hatta bir kaç sahnede al pacino izlermiş gibi hissettim kendimi
müzik açısından kesinlikle sınıfta kalmış bir film... elimde iyi bir ses sistemi olmasına rağmen konuşmalarla müzikler sık sık birbirine girdiler. sevmedim. ayrıca seçilen müziklerde de hoş bir orjinallik falan yoktu.
çekimler ve sahne seçimleri gayet güzeldi ellerine sağlık yapanların.
konu olarak fena değil diyebilirim ama yine de genele bakıldığında kötüydü. absürd bir film yapmaya çalışırken ortaya dibi tutmuş bir sebze çorbası çıkmış.
en gereksiz sahne piknik sahnesiydi. en muhteşem replik ise :
...
+o denize attığımız adam da mı annesinin yanına gitti
-o mu ? o anasının şeyine gitti ...
özgü namal her zamanki gibi olağanüstü bir güzelliğe sahipti. ama oyunculuğuyla değil güzelliğiyle ve saçmalığıyla göz doldurmuş. *
sürekli çocuk polisi yeleğiyle gezen tip anormal kötü bir oyunculuk sergilemiş .. piyasada adam mı yoktu ? bu adam bu rolü oynamak zorunda mıydı ? demekten kendimi alamadım. *
çeşitli ufak tefek ironiler ve alaylar filmin seyredilebilirliğini artıran etkenlerden bir tanesiydi.
bana göre filmin en sonundaki ricası ise son derece gereksizdi tıpkı piknik sahnesindeki zırvalıklar gibi.