eurovision zaten bir popüler kültür yarışması. tango kursuna seymen kıyafeti giyip, misket oynamaya gitmek nasıl ki çok "rasyonel" olmayan bir kararsa bu yarışmada şalvar giyip, uzun hava çığırmaya kalkmak da pek "uygun" değildir.
ayrıca her sike zurna sokarak kültürünü tanıtamazsın canım kardeşim. o senin 2 dakkada dinleyip tükettiğin ve hastası olduğun sentez şarkıları yapacak kompozitörün, dansları uyarlayacak kareografların olması lazım. içinde yaşadığımız ve "barcelona gelse eleriz, bolshoi çıksa kralını oynarız" yalan dünyasına bakmayın. nüfusunun yüzde 95'i hayatı boyunca tiyatro kapsından girmemiş, yılda 2'den fazla kez sinemaya giden insanın yüzde 5'lerde, bale operaya bilet alıp girmişi yüzde 1'lerde olan bir ülke burası...
yok ben giderim, masaya koyarım, okurum bozlağı dersen de national geographic'in güya kültür etkileşimi ayağına ülke ülke, sirk hayvanı gibi gezdirdiği aborjinlere dönersin... herkes alkışlar, başını okşar ama içinden öküz der öyle de kalırsın.
fransızların, ingilizlerin, ispanyolların, almanların, italyanların müziği sadece dil avantajı yüzünden dinlenilmiyor aç google'dan bir bak nasıl bir müzik geçmişleri var? bizim evrensel müzilkle (o da uzaktan akraba) bağdaştırılacak tek kaynağımız 17-18. yüzyıl klasik türk musikisidir onu da bu millet öz kültüründen saymıyor.