sadece "beyin" kullanılması halinde mümkün olabilecek durum.
1. insanlar doğum-ölüm arasındaki süreçte yalnızca "referans"larla düşünürler. düşünce ve davranışlarını daha önce gördüğü,duyduğu,düşündüğü, yaşadığı vs. şeyleri referans alarak belirlerler. dolayısıyla, düşüncelerin sıhhati bu referansların gücüyle doğru orantılıdır.
2.sunulan bütün ideolojiler(dolayısıyla dinler) beşer kaynaklı ya da beşer tarafından tahrif edilmiş sistemlerdir. dolayısıyla bu sistemlerdeki öngörüler "sonu bilinemez" şeylerdir.
3. 2.maddedeki tahrif olayı islamiyet için de kısmen geçerlidir.
şöyle ki;
bahsettiğimiz "beşer kaynaklılık" islam'da da maalesef çok güçlüdür. islam'ın değişmeyen kısmı kur'an'dır. halbuki bugün islam dünyasına, sunulan "islam" dinine baktığımızda kur'an'ın söylediğiyle pek de örtüşmemektedir.
eğer bu "beynin islamiyet'i kabullenememesi"ni olumlu bulanların, islam ile ilgili bildikleri kur'an kaynaklı değilse normal karşılanabilir.
akıl,vicdan,tabiat ve vahiy(kur'an) kullanılarak da kabul etmiyorsanız islam'ı; ben susuyorum.
kur'an okumadan (tabii ki anlayabileceğiniz dilden, yani mealden bahsediyorum) islam ile ilgili karar veremezsiniz.
o kitap beşer değil; her hükmü ve fiili mutlak isabetli, yarattığı herşeyi yaşatan,yöneten(belli kurallar çerçevesinde), gizli ve açık herşeyi bilen, alemlerin rabbi olan "allah" kaynaklıdır. şaşmaz!
o kitap, bırakın size islamiyet'i kabul ettirmeyi, aldığınız nefese bile bir anlam katacaktır!
hayatınız ve çevrenizle ilgili şaşılacak uyarılar göreceksiniz.
ve daha sayamayacağım kadar çok şey verecektir.
kime biliyor musunuz?
"yalnızca aklıselim ile düşünenlere..."
kur'an'ın nasıl bir mucize olduğunu o zaman anlayacaksınız.
tamamlanmasının ardından 1400 sene geçmiş olmasına rağmen nasıl hala taptaze, tespitlerinin nasıl hala geçerli olduğunu göreceksiniz....
amacınız anlamak, idrak etmek değil de, kabullenmemek ise;
siz bilirsiniz...